Your face, your style, your kiss, your smile
Yüzünü,tarzını,öpücüğünü,gülümsemeni
All the puzzle pieces i've been missing
Yap bozun bütün parçalarını özlüyorum
No man alive could walk on by
Yanımda yürüyebilen hayatta bir erkek yok
Won't even try it
Bunu denemeyecek bile
'Cause there's no resisting you
Çünkü sana karşı çıkmak yok
You've been a long time coming around
Bu civarda uzun zaman önce bulundun
Thought i was lost but now I'm found
Kaybolduğumu düşündüm ama şimdi bulundum
You're like the final piece of the jigsaw puzzle
Yap boz bulmacanın son parçası gibisin
I've been waiting for all my life
Bütün hayatım boyunca beklemekteyim
Baby you make it better
Bebeğim hayatımı iyileştiriyorsun
Now my cinderella's got the slipper that fits
Şimdi benim Külkedi’min kendisine uyan terlikleri var
And I know this is it
Ve biliyorum bu o
'Cause this jigsaw sure looks right
Çünkü bu yap boz kesinlikle doğru görünüyor
To think that i could ever find
Hep daha iyi birini bulabildiğimi düşünmekle
Anyone better baby who am I fooling?
Bebeğim kimi kandırıyorum ?
I missed all the signs, blew so much time
Bütün işaretleri gözden kaçırdım,çok zaman geçti
I only found you when I stopped looking
Aramayı bıraktığım zaman sadece seni buldum
You've been a long time coming around
Uzun zaman önce bu civarda bulundun
Thought I was lost but now I'm found
Kaybolduğumu düşündüm ama şimdi bulundum
You're like the final piece of the jigsaw puzzle
Yap boz bulmacanın son parçası gibisin
I've been waiting for all my life
Bütün hayatım boyunca beklemekteyim
Baby you make it better
Bebeğim hayatımı iyileştiriyorsun
Now my cinderella's got the slipper that fits
Şimdi benim Külkedi’min kendisine uyan terlikleri var
And I know this is it
Ve biliyorum bu o
'Cause this jigsaw sure looks right
Çünkü bu yap boz kesinlikle doğru görünüyor
And even though sunshine fades
Ve gün ışığı solsa bile
There's nobody could ever take your place
Senin yerini alabilen hiç kimse yok
You're like the final piece of the jigsaw puzzle
Yap boz bulmacanın son parçası gibisin
I've been waiting for all my life
Bütün hayatım boyunca beklemekteyim
Baby you make it better
Bebeğim hayatımı iyileştiriyorsun
Now my cinderella's got the slipper that fits
Şimdi benim Külkedi’min kendisine uyan terlikleri var
And I know this is it
Ve biliyorum bu o
'Cause this jigsaw sure looks right.
Çünkü bu yap boz kesinlikle doğru görünüyor
Is this our last chance to say all we have to say?
tüm söylemek zorunda olduklarımızı söylemek için bu son şansımız mı?
Hiding here inside ourselves, we live our lives afraid
bu kendi içimizde saklanırken, hayatlarımızı korkarak yaşıyoruz
so close your eyes and just believe in everything you’re told
öyleyse kapat gözlerini ve sana söylenen herşeye inan
Cause in this land of great confusion, it’s easy to give up control
çünkü bu büyük kargaşa diyarında, hakimiyetten vazgeçmesi kolay
Strange world, people talk and tell only lies
tuhaf dünya, insanlar konuşuyor ve sadece yalan söylüyorlar
Strange world, people kill an eye for an eye
tuhaf dünya, insanlar göze göz birbirlerini öldürüyorlar
Strange world, dream one day we’ll see the light
tuhaf dünya, birgün ışığı göreceğimizi hayal et
Strange world, believe and everything will be alright
tuhaf dünya, inan ve herşey yoluna girecek
And this is the place everything begins and ends again
ve burası herşeyin başladığı ve yeniden bittiği yer
No secrets left to find, no seven deadly sins
bulunacak sır kalmadı, yedi ölümcül günah yok
This world that we have wasted, has kept us very well
tükettiğimiz bu dünya, bizi çok iyi sakladı
When science now is sacred, who will save us from ourselves?
bilim şimdi kutsalken, bizi kendimizden kim kurtaracak?
Strange world, people talk and tell only lies
tuhaf dünya, insanlar konuşuyor ve sadece yalan söylüyorlar
Strange world, people kill an eye for an eye
tuhaf dünya, insanlar göze göz birbirlerini öldürüyorlar
Strange world, dream one day we’ll see the light
tuhaf dünya, birgün ışığı göreceğimizi hayal et
Strange world, believe and everything will be alright
tuhaf dünya, inan ve herşey yoluna girecek
Strange world, people talk, sometimes I wonder why
tuhaf dünya, insanlar konuşuyor, bazen nedenini merak ediyorum
Strange world, people kill, still no one hears their cries
tuhaf dünya, insanlar öldürüyor, yine de kimse onların ağlayışlarını duymuyor
Strange world, people talk and tell only lies
tuhaf dünya, insanlar konuşuyor ve sadece yalan söylüyorlar
Strange world, people kill an eye for an eye
tuhaf dünya, insanlar göze göz birbirlerini öldürüyorlar
Strange world, dream one day we’ll see the light
tuhaf dünya, birgün ışığı göreceğimizi hayal et
Strange world, believe and everything will be alright
tuhaf dünya, inan ve herşey yoluna girecek
Burn these thoughtless tears out of my eyes
bu düşüncesiz gözyaşları gözlerimde yanıyor
Still I wonder, wonder why
hala merak ediyorum, nedenini
If you start me up
Eğer beni başlatırsan
If you start me up i'll never stop
Eğer beni başlatırsan asla durmayacağım
If you start me up
Eğer beni başlatırsan
If you start me up i'll never stop
Eğer beni başlatırsan asla durmayacağım
I've been running hot
Ben hararetli çalışıyorum
You got me ticking gonna blow my top
Beni çalıştırıyorsun,kafamın tası atacak
If you start me up
Eğer beni başlatırsan
If you start me up i'll never stop
Eğer beni başlatırsan asla durmayacağım
Never stop, never stop, never stop
Asla durmayacağım,asla durmayacağım
You make a grown man cry
Yetişkin bir adamı ağlatıyorsun
Spread out the oil, the gasoline
Yağı, benzini ayır
I walk smooth, ride in a mean, mean machine
Rahat yürürüm,binmek anlamında,makineyi kast ediyorum
Start it up
Onu başlat
If you start it up
Eğer onu çalıştırırsan
Kick on the starter give it all you got, you got, you got
Marşa bas elinden geleni ,elinden geleni,elinden geleni yap
I can't compete with the riders in the other heats
Diğer eleme yarışlarındaki binicilerle ben yarışamam
If you rough it up
Eğer onun tozunu attırırsan
If you like it you can slide it up
Onu seversen onu yukarı kaydırabilirsin
Slide it up, slide it up, slide it up
Onu yukarı kaydır,yukarı kaydır,yukarı kaydır
Don't make a grown man cry
Yetişkin bir adamı ağlatma
My eyes dilate, my lips go green
Gözlerim büyür,dudaklarım yeşil yanar
My hands are greasy, she's a mean, mean machine
Ellerim yağlı,makinayı makinayı kastediyor
Start it up
Onu çalıştır
Start me up
Beni çalıştır
Give it all you got
Elinden geleni yap
You got to never, never, never stop
Asla,asla,asla durmamalısın
Slide it up, baby just slide it up
Onu yukarı kaydır,bebeğim sadece onu yukarı kaydır
Slide it up, slide it up, never, never, never
Onu yukarı kaydır,yukarı kaydır asla,asla,asla
You make a grown man cry
Yetişkin bir adamı ağlatıyorsun
Ride like the wind at double speed
İki kat hızdaki rüzgar gibi git
I'll take you places that you've never, never seen
Hiç,hiç görmediğin yerlere seni götüreceğim
Start it up
Onu çalıştır
Love the day when we'll never stop, never stop
Asla durmayacağımız,asla durmayacağımız günü sev
Never, never, never stop
Asla,asla,asla durma
Rough me up
Bana sert davran
Never stop, never stop
Asla durma,asla durma
You, you, you make a grown man cry
Sen,sen,sen yetişkin bir adamı ağlatıyorsun
Des images défilent en moi
Görüntüleri sırayla geçiyor içimden
Des promesses de vie
Hayata dair vaatlerin,
D'une vie sans larmes
Gözyaşının olmadığı bir hayatın…(görüntüleri)
Tu es là sans être là
Sen burada olmadan da buradasın
Ma mémoire s'amuse déjà
Zihnim şimdiden ruhumu
A fouiller dans mon âme
Eşeleyerek kendini eğlendiriyor
Tout est dit
Herşey söylendi
En cette nuit de mélancolie
Bu hüzün gecesinde
La pluie dans nos regards
Bakışlarımızdaki yağmur
L'adieu à notre histoire
Geçmişimize bir elvedadır
Tu me manques déjà
Şimdiden özlüyorum seni
Il suffit de quelques heures
Birkaç saat yeterli
Et la vie me fait peur
Ve hayat beni korkutuyor
Avec tout ces pourquoi
Bütün bu nedenlerle
Tu me manques déjà
Şimdiden özlüyorum seni
Et je sais que mes matins
Ve biliyorum ki sabahlarımın
N'auront qu'un goût de rien
Hiçbir tadı olmayacak
Que rien n'effacera
Hiçbir şey bu tatsızlığı unutturmayacak
J'ai compris que l'éternité
Anladım ki sonsuzluk
C'est l'absence qu'on entrevoit
Sessizliğin arasında hayal meyal
A travers les silences
Görülen yokluktur
Pourquoi soudain la vie qui se dessine
Neden,birdenbire su yüzüne çıkan hayatı
On la voit plus que sous des pluies fines
Saf yağmurların ve çile sellerinin altında
Et des torrents de souffrance
Daha fazla görüyoruz
Aujourd'hui qui sera là sur ma route
Bugün kim burada,yolumun üzerinde olacak
Et puisque tu t'en vas
Ve madem ki çekip gidiyorsun
tu sauras que je n'aimais que toi
Senden başkasını sevmediğimi bileceksin
Tu me manques déjà
Şimdiden özlüyorum seni
Il suffit de quelques heures
Birkaç saat yeterli
Et la vie me fait peur
Ve hayat beni korkutuyor
Avec tout ces pourquoi
Bütün bu nedenlerle
Tu me manques déjà
Şimdiden özlüyorum seni
Et je sais que mes matins
Ve biliyorum ki sabahlarımın
N'auront qu'un goût de rien
Hiçbir tadı olmayacak
Que rien n'effacera
Hiçbir şey bu tatsızlığı unutturmayacak
C'est comme un rêve
Bu,aşkın asla
Que l'amour ne rêvera jamais
Hayal etmeyeceği bir hayal gibi
Comme une histoire perdue
Kayıp bir hikaye gibi
Un regard sur le passé
Geçmişe bir bakış
Tu me manques déjà
Şimdiden özlüyorum seni
Il suffit de quelques heures
Birkaç saat yeterli
Et la vie me fait peur
Ve hayat beni korkutuyor
Avec tout ces pourquoi
Bütün bu nedenlerle
Tu me manques déjà
Şimdiden özlüyorum seni
Et je sais que mes matins
Ve biliyorum ki sabahlarımın
N'auront qu'un goût de rien
Hiçbir tadı olmayacak
Que rien n'effacera
Hiçbir şey bu tatsızlığı unutturmayacak
Battered,sore and high on hurt
Hırpalandım,kederliyim ve üzüntüm büyük
Out of line and out of words
Yoldan çıktım ve kelimelerle anlatılmaz haldeyim
Lost for love and lost for air
Aşk uğruna mahvoldum,nefesim kesildi
That is how you leave me here
İşte böyle beni burada bıraktın
But no longer
Ama bundan böyle
I am getting stronger
Daha güçlü hale geliyorum
All you ever told me
bana her zaman söylediğin herşey
All you ever told me are lies
bana her zaman söylediğin herşey yalan
All you ever told me
bana her zaman söylediğin herşey
All you ever told me are lies
bana her zaman söylediğin herşey yalan
No more listening to no more words
Artık daha fazla sözleri dinlemek yok
No more sitting and trying
Artık oturmak ve çabalamak yok
All you ever told me
bana her zaman söylediğin herşey
All you ever told me are lies
bana her zaman söylediğin herşey yalan
I would give the sun for you
Sana güneşi verecektim
Everything I had belonged to you
Sahip olduğum herşey senin oldu
All my tears and all my joy
Tüm göz yaşlarım ve sevincim
That's how much I love you boy
İşte seni ne kadar çok seviyorum delikanlı
But no longer
Ama bundan böyle
I am getting stronger
Daha güçlü hale geliyorum
All you ever told me
bana her zaman söylediğin herşey
All you ever told me are lies
bana her zaman söylediğin herşey yalan
All you ever told me
bana her zaman söylediğin herşey
All you ever told me are lies
bana her zaman söylediğin herşey yalan
No more listening to no more words
Artık daha fazla sözleri dinlemek yok
No more sitting and trying
Artık oturmak ve çabalamak yok
All you ever told me
bana her zaman söylediğin herşey
All you ever told me are lies
bana her zaman söylediğin herşey yalan
So now forget about all I ever promised you
Bu yüzden şimdi sana hep vaad ettiğim herşeyi unut
I am getting out
Ben çıkıyorum
Spin your lying web alone
Yalan ağını tek başına ör
Spin the wheel of lies on someone new
Yalanların çarkını yeni bir kişi üzerinde çevir
Someone new
Yeni bir kişi
I refuse to remain in regrets
pişmanlıklar içinde kalmayı reddediyorum
To pander like a slave to your wants
isteklerine bir köle gibi yardım etmeyi
No contrition from me will you get
benden pişmanlık elde etmeyeceksin
No submission to dilettantes (NO)
amatörlere boyun eğmek yok (HAYIR)
I've existed too long in secrets
çok uzun süre sırlar içinde oldum
I have lived like a man confined
hapsedilmiş bir adam gibi yaşadım
Epicene and elaborate
merkezde ve özenli
Fatalistic and resigned (NO)
kaderci ve boyun eğmiş (HAYIR)
Passionflower
fırıldak çiçeği
Catherine wheel
havai fişek
Higher power
ulu güç
Help me start to heal
iyileşmeye başlamama yardım edin
Now I've bathed in the sea of sunsets
şimdi günbatımlarının denizinde yıkandım
And the rain washes clean my mind
ve yağmur yıkıyor zihnimi
Every one of my needs will be met
ihtiyaçlarımdan herbiri karşılanacak
Every planet will be aligned
her gezegen hizaya gelecek
Passionflower
fırıldak çiçeği
Catherine wheel
havai fişek
Higher power
ulu güç
Help me start to heal
iyileşmeye başlamama yardım edin
Over power all my fear
tüm korkumun üstündeki güç
Now hour to hour
şimdi saatten saate
Guide me through the realm
bana krallığa doğru yol gösteriyor
I refuse to remain in regret
sır içinde kalmayı reddediyorum
I refuse to be left behind (NO)
geride bırakılmayı reddediyorum (HAYIR)
Passionflower
fırıldak çiçeği
Catherine wheel
havai fişek
Higher power
ulu güç
Help me start to heal
iyileşmeye başlamama yardım edin
The falling leaves drift by the window
Dökülen sonbahar yaprakları pencere kenarında birikir
The autumn leaves of red and gold
Kızıl ve altın sarısından sonbahar yaprakları
I see your lips, the summer kisses
Dudaklarını görüyorum,yaz öpücüklerini
The sun-burned hands I used to hold
Eskiden tuttuğum güneş yanığı elleri,
Since you went away the days grow long
Çekip gittiğinden beri günler uzadı
And soon I'll hear old winter's song
Ve yakında eski kışın şarkısını duyacağım
But I miss you most of all my darling
Ama seni her şeyden fazla özlüyorum sevgilim
When autumn leaves start to fall
Sonbahar yaprakları düşmeye başladığı zaman
C’est une chanson, qui nous ressemble
Bize benzeyen bir şarkıdır bu
Toi tu m’aimais et je t'aimais
Sen beni seviyordun ve ben de seni
Nous vivions tous, les deux ensemble
İkimiz de birlikte yaşıyorduk
Toi que m’aimais moi qui t'aimais
Beni seven sendin,seni seven de ben
Mais la vie sépare ceux qui s’aiment
Ama hayat birbirini sevenleri ayırır
Tout doucement sans faire de bruit
Yavaş yavaş,gürültü yapmaksızın
Et la mer efface sur le sable les pas des amants désunis
Ve deniz,ayrılan sevgililerin ayak izlerini kumsaldan siler
Le soir ma mère nous chantait quand j'étais enfant
Ben çocukken akşamları annem bize şarkı söylerdi
L'histoire d'un bateau perdu et d'un oiseau blanc
Kaybolmuş bir gemi ve beyaz bir kuşun hikayesi
Un jour le bateau s'en va droit vers l'océan
Bir gün gemi okyanusa doğru düz gider
Et seule, le cœur plein d'amour une fille attend
Ve yalnız,kalbi sevgiyle dolu bir kız bekler
Le marin lui a dit : "n'oublie pas je t'aime"
Denizci kıza :”unutma,seni seviyorum”der
L'hiver et le printemps elle attend quand même
Kız gene de kış ve ilkbaharda (denizciyi)bekler
Elle voit un oiseau blanc se poser près d'elle
Kanatlarının içinde birkaç kelime taşıyan
Qui portait quelques mots au creux de son aile
Yakınına konan beyaz bir kuş görür
La paloma adieu, adieu c'est toi que j'aime
Elveda güvercin,elveda sevdiğim sensin
Ma vie s'en va mais n'aie pas trop de peine
Hayatım geçip gidiyor ama sen çok fazla sıkıntı çekme
Oh mon amour adieu !
Oh aşkım elveda !
La paloma adieu, adieu c'est toi que j'aime
Elveda güvercin,elveda sevdiğim sensin
Ma vie s'en va mais n'aie pas trop de peine
Hayatım geçip gidiyor ama sen çok fazla sıkıntı çekme
Oh mon amour adieu !
Oh aşkım elveda !
Elle prend tout contre son cœur le bel oiseau blanc
Kız,yüreği hiç istemediği halde güzel beyaz kuşu tutar alır
Tout deux ils s'ont repartis droit vers l'océan
Her ikisi okyanusa doğru hareket ederler
L'amour ne meurt jamais j'ai vue deux colombes
Aşk asla ölmez ,akşam olurken denize doğru
S'envoler vers la mer et que la nuit tombe
Havalanan iki güvercin gördüm
La paloma adieu, adieu c'est toi que j'aime
Elveda güvercin,elveda sevdiğim sensin
Ma vie s'en va mais n'aie pas trop de peine
Hayatım geçip gidiyor ama sen çok fazla sıkıntı çekme
Oh mon amour adieu !
Oh aşkım elveda !
La paloma adieu, adieu c'est toi que j'aime
Elveda güvercin,elveda sevdiğim sensin
Ma vie s'en va mais n'aie pas trop de peine
Hayatım geçip gidiyor ama sen çok fazla sıkıntı çekme
Oh mon amour adieu !
Oh aşkım elveda !
Je vous regardais tendrement
Size şefkatle bakıyordum
J'aurais bien voulu vous parler
Sizinle konuşmayı da çok istemiştim
Mais le courage m'a manqué
Ama cesaretim elden gitti
J'aurais voulu vous emmener
Sizi yanımda bir kaç adım
Faire quelques pas à mes cotés
Yürüyüş yapmaya götürmek istemiştim
Sans pour cela imaginer
Bunun için hayal etmeden
Imaginer un tas de choses
Bir yığın şeyi hayal etmeden
Des choses que je n'oses vous dire madame
Hanımefendi,size söylemeye cesaret edemediğim bir yığın şeyi...
Et pourtant, je pense à vous bien souvent
Ve yine de sizi çok sık düşünüyorum
Souvent je pense à vous madame
Sık sık sizi düşünüyorum hanımefendi
Souvent, je vous revois madame
Sık sık sizi gözümde canlandırıyorum hanımefendi
Je suis heureux j'ai des idées
Mutluyum,düşüncelerim var
Et peut-être demain, vous me prendrez la main
Ve belki de yarın,elimi tutacaksınız
Souvent, je pense à vous madame
Sık sık sizi düşünüyorum hanımefendi
Souvent, je vous revois madame
Sık sık sizi gözümde canlandırıyorum hanımefendi
Ne me dîtes pas de m'en aller
Bana çekip gitmemi söylemeyin
Je pourrais en souffrir et peut-être en mourir
Bundan dolayı acı çekebilir ve belki de ölebilirim
J'ai au coeur une vieille solitude
Kalbimde yıllanmış bir yalnızlık var
Viendrez-vous du nord ou du sud
Benim alışkanlığım olmak için
Pour devenir mon habitude
Kuzeyden ya da güneyden gelecek misiniz
Vous serez mon premier été
Siz benim ilk yazım olacaksınız
Ma rose et ma source cachée
Gülüm ve gizli kaynağım...
Laissez-moi donc imaginer
Öyleyse bırakın hayal edeyim
Imaginer un tas de choses
Bir yığın şeyi hayal edeyim
Des choses que je n'oses vous dire Madame
Hanımefendi,size söylemeye cesaret edemediğim bir yığın şeyi...
Et pourtant, je pense à vous bien souvent
Ve yine de sizi çok sık düşünüyorum
Ne me dîtes pas de m'en aller
Bana çekip gitmemi söylemeyin
Je pourrais en souffrir et peut-être en mourir
Bundan dolayı acı çekebilir ve belki de ölebilirim
You took my heart and you held it in your mouth
Kalbimi aldın ve ağzında tuttun
And with the word all my love came rushing out
Ve bir sözünle tüm aşkım dışarı fışkırdı
And every whisper, it’s the worst
Ve her fısıltıda, daha da kötü
Emptied out by a single word
Tek bir kelime ile boşaltıldım
There is a hollow in me now
Şimdi içimde bir boşluk var
So I put my faith in something unknown
O yüzden bilinmeyen birşeye bel bağlıyorum
I’m living on such sweet nothing
Tatlı bir hiçlikte yaşıyorum
But I’m tired of hope with nothing to hold
Ancak tutunacak hiçbir şeyim olmadan ummaktan yoruldum
I’m living on such sweet nothing
Tatlı bir hiçlikte yaşıyorum
And it’s hard to learn
Ve öğrenmek zor
And it’s hard to love
Sevmek zor
When you’re giving me such sweet nothing
sen bana bu kadar tatlı bir hiçlik veriyorken
Sweet nothing, sweet nothing
Tatlı hiçlik, tatlı hiçlik
You’re giving me such sweet nothing
Bana tatlı bir hiçlik veriyorsun
It isn’t easy for me to let it go
öylesine vazgeçmek benim için kolay değil
Cause I swallow every single word
Çünkü her bir kelimeyi yutuyorum
And every whisper, every sigh
Ve herbir fısıltıyı, herbir iç çekişi
Eats away this heart of mine
kalbimi yiyip bitiriyor
And there is a hollow in me now
Ve şimdi içimde bir boşluk var
So I put my faith in something unknown
O yüzden bilinmeyen birşeye bel bağlıyorum
I’m living on such sweet nothing
Tatlı bir hiçlikte yaşıyorum
But I’m tired of hope with nothing to hold
Ancak tutunacak hiçbir şeyim olmadan ummaktan yoruldum
I’m living on such sweet nothing
Tatlı bir hiçlikte yaşıyorum
And it’s hard to learn
Ve öğrenmek zor
And it’s hard to love
Sevmek zor
When you’re giving me such sweet nothing
sen bana bu kadar tatlı bir hiçlik veriyorken
Sweet nothing, sweet nothing
Tatlı hiçlik, tatlı hiçlik
You’re giving me such sweet nothing
Bana tatlı bir hiçlik veriyorsun
And it’s not enough
Ve yeterli değil
To tell me that you care
bana umursadığını söylemen
When we both know the words are empty air
ikimiz bilirken kelimelerin boş hava olduğunu
You give me nothing
Bana hiçbir şey vermiyorsun
Uoooh
Uoooh
Uoooh
Nothing
hiçbirşey
Uoooh
Uoooh
Uoooh
Sweet Nothing
tatlı hiçlik
Old folk remember
Yaşlı insanlar hatırlar
And those today learn
Ve şunlar bugün öğrenir
How before their time
Kendi dönemlerinden önce
Life was different here:
Burada hayatın ne kadar farklı olduğunu
Without the sun people lived
İnsanlar güneşsiz yaşadı
Gropped about without the moon
Ay ışığı olmadan el yordamıyla aradılar
With candles sowing was done
Mumlarla ekim yapıldı
Planting performed with torches.
Meşale ile ağaç dikimi yapıldı
At the time we lived without the sunshine
Güneş ışığı olmadan yaşadığımız dönemde
Who had covered up our sun
Güneşimizin üstünü kim örtmüştü ?
And who had hidden our moon?
Ve ay ışığımızı kim saklamıştı
Without the moonlight stumbled
Ay ışığı olmadan tökezledik
With our fists fumbled the land
Yumruklarımızla toprağı yokladık
With our hands we sought our roads
Ellerimizle yollarımızı aradık
With hands roads, with fingers swamps
Ellerle yolları,parmaklarla çamurlu araziyi…(aradık)
We could not live without sun
Güneş ışığı olmadan yaşayamadık
Nor manage without moonlight;
Ay ışığı olmadan da idare edemedik
Who would seek out the sun ?
Güneşi kim arayıp bulacaktı ?
Who spy out the moon?
Güneşi kim gözler ?
Who else if not god
Tanrı değilse başka kim ?
The one son of god?
Tanrı’nın tek oğlu mu?
Yeah
Evet
Look as I see
Ben görürken sen bak
It's your boy Travie McCoy and The Saturdays
Bu sizin çocuk Travie McCoy ve The Saturdays grubu
Let's go!
Hadi gidelim !
One thing I love is acting like I don't know,
Sevdiğim bir kişi tanımıyormuşum gibi davranıyor
When boy I really know
That you're on me, your eyes are hungry
Delikanlı,(gözlerinin)üzerimde olduğunu
Gerçekten farkettiğimde gözlerin istekli oluyor
And it shows, a no go unless I'm in control
Ve bu,ben kontrol altında olmadıkça faydasız olduğunu gösterir
I'm not the kind of girl that you choose
Ben senin tercih ettiğin türden bir kız değilim
I'm choosing you, no exception to the rule
Ben seni tercih ediyorum,kuralda istisna yok
But the way that you
Ama senin tarzın
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
The way you watch walk in through the door
Kapıdan içeri girerken bana bakış şeklin
I know what you're ready for
Neye hazır olduğunu biliyorum
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
The way you watch me glide across the floor
Yerde süzülerek giderken bana bakış şeklin
I know what you're ready for
Neye hazır olduğunu biliyorum
I wanna do more than watch,
Bakmaktan daha fazlasını yapmak istiyorum
just a little more than watch
Sadece,bakmaktan biraz daha fazlasını
I've gotta be honest though,
Dürüst olmalıyım yine de
I just gonna be honest though
Şimdi dürüst olacağım yine de
I wanna do more than watch,
Bakmaktan daha fazlasını yapmak istiyorum
oh so much more than watch
Oh bakmaktan çok daha fazlasını
I already chose you long ago,
Ben zaten uzun zaman önce seni seçtim
so go go grab your coat
Bu yüzden git git ceketini kap
Soon as I step in the place your eyes had me dazed
Mekana adım atar atmaz gözlerin beni büyülemişti
And we both know,
Ve ikimiz de biliyoruz
and we both know I'm not alone here
Burada yalnız olmadığımı ikimiz de biliyoruz
I give your body a trace from your feet to your face
Ayaklarından yüzüne kadar vücuduna bir eser veriyorum
I was so so, I was so so
Ben böyleydim,böyleydim
I've gotta say you made your mark
Kendi izini bıraktığını sana söylemeliyim
And now I know you won't be lonely after dark
Ve şimdi akşamdan sonra yalnız olmayacağını biliyorum
But the way that you
Ama senin tarzın
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
The way you watch walk in through the door
Kapıdan içeri girerken bana bakış şeklin
I know what you're ready for
Neye hazır olduğunu biliyorum
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
The way you watch me glide across the floor
Yerde süzülerek giderken bana bakış şeklin
I know what you're ready for
Neye hazır olduğunu biliyorum
I wanna do more than watch,
Bakmaktan daha fazlasını yapmak istiyorum
just a little more than watch
Sadece,bakmaktan biraz daha fazlasını
I've gotta be honest though,
Dürüst olmalıyım yine de
I just gonna be honest though
Şimdi dürüst olacağım yine de
I wanna do more than watch,
Bakmaktan daha fazlasını yapmak istiyorum
oh so much more than watch
Oh bakmaktan çok daha fazlasını
I already chose you long ago,
Ben zaten uzun zaman önce seni seçtim
so go go grab your coat
Bu yüzden git git ceketini kap
I've gotta say you made your mark
Kendi izini bıraktığını sana söylemeliyim
And now I know you won't be lonely after dark
Ve şimdi akşamdan sonra yalnız olmayacağını biliyorum
But the way that you...
Ama senin tarzın
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
You got me feeling like Rockwell
Bana kendimi Rockwell* gibi hissettiriyorsun
I shot a glance at you across the room
Odanın içinden sana bir göz attım
How could you not tell?
Nasıl anlayamadın ?
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
Feels like CIA surveillance
C.I.A’in gözetlemesi gibi hissettiriyor
Every move I make
Yaptığım her hareket
you calculate to even out the balance
Dengeden uzak olanı dengeye ayarlıyorsun
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
Makes me want to watch you back
Sana tekrar bakmayı bana istetiyor
And undress you with my pupils
Ve göz bebeklerimle seni soyunduruyor
Girl you look so good in black
Baktığın kız siyahlar içinde çok güzel
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
Makes me feel some kind of wonderful
Beni bir çeşit harika hissettiriyor
The feeling you is drowning in
Seni hissetmek boğulmaktır
I'm caught up baby, undertow
Ben anafora kapılmışım bebeğim
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
The way you watch walk in through the door
Kapıdan içeri girerken bana bakış şeklin
I know what you're ready for
Neye hazır olduğunu biliyorum
The way, the way, the way you watch me
Bana bakış tarzın,tarzın,tarzın
The way you watch me glide across the floor
Yerde süzülerek giderken bana bakış şeklin
I know what you're ready for
Neye hazır olduğunu biliyorum
I wanna do more than watch,
Bakmaktan daha fazlasını yapmak istiyorum
just a little more than watch
Sadece,bakmaktan biraz daha fazlasını
I've gotta be honest though,
Dürüst olmalıyım yine de
I just gonna be honest though
Şimdi dürüst olacağım yine de
I wanna do more than watch,
Bakmaktan daha fazlasını yapmak istiyorum
oh so much more than watch
Oh bakmaktan çok daha fazlasını
I already chose you long ago,
Ben zaten uzun zaman önce seni seçtim
so go go grab your coat
Bu yüzden git,git ceketini kap
* Rockwell : 1984 yılında “Somebody's Watching Me”
Adlı şarkısıyla tanınan A.B.D’li şarkıcı,müzisyen,şarkı sözü yazarı
Si je pouvais bâtir,
Eğer senin için
Un soleil, un empire
Bir güneş,bir imparatorluk
Pour toi,
Kurabilseydim
Sans hésiter
Tereddüt etmeden
Cent milles fois,
Yüz bin defa
Je le ferais
Bunu yapardım
Si je pouvais tout changer
Eğer her şeyi değiştirebilseydim
Et si je pouvais braver
Ve ölüme meydan okuyabilseydim
La mort, j'irais te chercher
Seni aramaya giderdim
Plus jamais je ne te quitterais
Bir daha asla seni terk etmezdim
Si les lumières du matin pouvaient ramener tes mains, ton
Eğer sabahın ışıkları getirebilseydi senin ellerini
corps et ta chaleur,
Vücudunu ve sıcaklığını
Mon amour
Aşkım,
Non, je n'aurais plus peur
Hayır,artık korkmayacağım
Quand je ferme les paupières
Göz kapaklarımı yumduğum zaman
J'entends ta voix et j'espère
Sesini duyuyorum ve sonunda
Pouvoir enfin, retrouver
Kavuşabilmeyi umuyorum
Mon bel amour pour l'éternité
Sonsuzluğa yaraşır güzel aşkım
Breathe it in and breathe it out
Nefes al ve nefes ver
And pass it on, it's almost out
Ve buna devam et,neredeyse bitti
We're so creative, so much more
Biz çok yaratıcıyız,çok daha fazla
We're high above but on the floor
Biz yukarda yüksekteyiz ama yerdeyiz
It's not a habit, it's cool, I feel alive
Bu bir alışkanlık değil,bu harika,kendimi canlı hissediyorum
If you don't have it you're on the other side
Eğer bu sende yoksa sen karşı taraftasın
The deeper you stick it in your vein
Daha derine,bunu damarına batırırsın
The deeper the thoughts, there's no more pain
Daha derin düşünceler,artık dert,keder yok
I'm in heaven, I'm a god
Ben cennetteyim,ben bir tanrıyım
I'm everywhere, I feel so hot
Ben her yerdeyim,kendimi çok ateşli hissediyorum
It's not a habit, it's cool, I feel alive
Bu bir alışkanlık değil,bu harika,kendimi canlı hissediyorum
If you don't have it you're on the other side
Eğer bu sende yoksa sen karşı taraftasın
I'm not an addict (maybe that's a lie)
Ben bir bağımlı değilim (belki bu bir yalan)
It's over now, I'm cold, alone
Şimdi bitti,üşüyorum,yalnızım
I'm just a person on my own
Ben sadece tek başıma bir kişiyim
Nothing means a thing to me
Hiçbir şeyin bana bir anlamı yok
Nothing means a thing to me
Hiçbir şeyin bana bir anlamı yok
It's not a habit, it's cool, I feel alive
Bu bir alışkanlık değil,bu harika,kendimi canlı hissediyorum
If you don't have it you're on the other side
Eğer bu sende yoksa sen diğer tarftasın
I'm not an addict (maybe that's a lie)
Ben bir bağımlı değilim (belki bu bir yalan)
Free me, leave me
Beni serbest bırak,beni terk et
Watch me as I'm going down
Ben mahvolurken beni izle
Free me, see me
Beni serbest bırak,beni anla
Look at me, I'm falling and I'm falling.
Bana bak,düşüyorum ve düşüyorum
It is not a habit, it is cool I feel alive I feel...
Bu bir alışkanlık değil,bu harika,kendimi canlı hissediyorum
It is not a habit, it is cool I feel alive
Bu bir alışkanlık değil,bu harika,kendimi canlı hissediyorum
It's not a habit, it's cool, I feel alive
Bu bir alışkanlık değil,bu harika,kendimi canlı hissediyorum
If you don't have it you're on the other side
Eğer bu sende yoksa sen karşı taraftasın
I'm not an addict (maybe that's a lie)
Ben bir bağımlı değilim (belki bu bir yalan)
I'm not an addict...
Ben bir bağımlı değilim
Your patronizing stare can watch me heal.
Kibirli bakışın benim iyileştiğimi de izleyebilir
What I would give for you to take the wheel
Direksiyona geçmen için neler verirdim
It's just been a long time coming
şimdi uzun zaman oldu
The strong resemblance to my mother's womb
Annemin rahmine olan güçlü benzerliği
is the reason why I will not leave this room
Bu odayı neden terk etmeyeceğimin sebebidir
It's been a long time coming
uzun zaman oldu
The lack of self-esteem has grown on me
Kendime olansaygının eksikliği bende büyüdü
I'm not as strong as I appear to be
Ben göründüğüm kadar güçlü değilim
It's been a long time coming
uzun zaman oldu
My lullaby sounds more like distant screams
Benim ninnim,daha çok uzaktaki çığlıklar gibi duyulur
I wake up sleep deprived after every dream
Her rüyadan sonra uykudan mahrum olarak uyanırım
It's been a long time coming
Uzun zaman oldu
My flesh makes little sense compared to yours
Seninkiyle kıyaslandığında bedenim fazla bir anlam ifade etmiyor
I wish my restlessness would open doors
Keşke benim sabırsızlığım kapıları açsa
It's just been a long time coming
şimdi uzun zaman oldu
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
Dream the summer rainbow
Yaz mevsimi gökkuşağını hayal ediyorum
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
How deep is your
Ne kadar derin senin…
My world is falling
Sen olmadan dünyam
Without you
Mahvoluyor
But you don`t care
Ama sen yanıbaşındaki
About anything beside you
Hiçbir şeyi umursamıyorsun
I've been calling
Senin telefon numaranı
Your number forever
Her zaman aramaktayım
But the silence was always
Ama her zaman cevap
An answer
Bir sessizlikti
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
Dream the summer rainbow
Yaz mevsimi gökkuşağını hayal ediyorum
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
Spread the way inside
İçindeki yolu aç
How deep is your
Ne kadar derin senin…
My love is fading without you
Sen olmadan aşkım sönüyor
It's a call here, I love to be beside you
Burada bir çağrı bu,yanında olmayı seviyorum
I've been calling
Senin telefon numaranı
Your number forever
Her zaman aramaktayım
But the silence was always
Ama her zaman cevap
An answer
Bir sessizlikti
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
Dream the summer rainbow
Yaz mevsimi gökkuşağını hayal ediyorum
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
Spread the way inside
İçindeki yolu aç
How deep is your
Ne kadar derin senin…
Dream the summer rainbow
Yaz mevsimi gökkuşağını hayal ediyorum
Spread the way inside
İçindeki yolu aç
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
Dream the summer rainbow
Yaz mevsimi gökkuşağını hayal ediyorum
How deep is your love
Ne kadar derin senin aşkın
Spread the way inside
İçindeki yolu aç
How deep is your
Ne kadar derin senin…
No more tears, my heart is dry
Daha fazla gözyaşı yok, kalbim kuru
I don’t laugh and I don’t cry
gülmüyorum ve ağlamıyorum
I don’t think about you all the time
Her zaman seni düşünmüyorum
But when I do – I wonder why
Ama düşündüğümde - neden diye merak ediyorum
You have to go out of my door
Kapımdan dışarı çıkmalısın
And leave just like you did before
Tıpkı önceden yaptığın gibi gitmelisin
I know I said that I was sure
Biliyorum emin olduğumu söyledim
But rich men can’t imagine poor.
Ancak zengin fakirin halinden anlamaz
One day baby, we’ll be old
Bir gün bebeğim, yaşlanacağız
Oh baby, we’ll be old
Oh bebeğim, yaşlanacağız
And think about the stories that we could have told
Ve anlatmış olabileceğimiz hikayeleri düşüneceğiz
Little me and little you
Küçük ben ve küçük senin
Kept doing all the things they do
yaptığı şeyleri yapmaya devam ettik
They never really think it through
Hiçbir zaman derin düşünmezler
Like I can never think you’re true
Tıpkı benim hiçbir zaman senin gerçek olduğunu düşünmemem gibi
Here I go again – the blame
yine gidiyorum, kınama
The guilt, the pain, the hurt, the shame
Suç, acı, incinme, utanç
The founding fathers of our plane
Uçağımızın kurucu babaları
That’s stuck in heavy clouds of rain.
Yoğun yağmur bulutlarında saplı kaldılar
One day baby, we’ll be old
Bir gün bebeğim, yaşlanacağız
Oh baby, we’ll be old
Oh bebeğim, yaşlanacağız
And think about the stories that we could have told
Ve anlatmış olabileceğimiz hikayeleri düşüneceğiz
hey, hey, hey
ooohh
I'm the kinda girl
ben öyle bir kızım
who doesn't say a word
tek kelime söylemeyen
who sits at the curb
kaldırım kenarında oturan
and waits for the world
ve dünyayı bekleyen
But I'm about to break out
ama patlamak üzereyim
about to break out
patlamak üzereyim
I'm like a crook tonight
bir hırsız gibiyim bu gece
I caught you staring at me
seni bana bakarken yakaladım
and I was thinking clearly
ve net düşünüyordum
now I'm like a bee
şimdi bir arı gibiyim
and I'm hunting for the honey
ve şimdi bal avındayım
and I'm kinda shy
ve biraz utangacım
but you're super fly, yeah
ama sen süper uçuyorsun
I could be your kryptonite
senin kriptonitin olabilirdim
like, Ooooohhhh
sanki, ooooohhh
light my heart up baby like a matchstick
kalbimi kibrik gibi yak bebeğim
Ooooohhhh
and hit the gas quick
ve gaza çabuk bas
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come
işte geliyorum
where you at
olduğun yere
the night is young
gece yeni başladı
in the crowd
kalabalıkta
the music's loud
müzik sesli
but I will find you
ama seni bulacağım
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come
işte geliyorum
I like your face
do you like my song?
şarkımı beğendin mi?
just sing it
sadece söyle onu
la la la
la la la la
and I'll find you
ve seni bulacağım
ready or not
hazırsın yada değilsin
O..o..o...o...ooo...ooo
ready or not
hazırsın yada değilsin
O..o..o...o...ooo...ooo
hello my name is
merhaba benim adım
nice to meet you
seninle tanıştığıma memnun oldum
I think you're famous
sanırım ünlüsün
where have I seen you?
seni nerede görmüştüm?
you'll be my William
sen benim William'ım olacaksın
I'll be your Kate
ben de senin Kate'in
living like a fairytale
peri masalı gibi yaşayacağız
we could have a palace
bir sarayımız olabilir
right next to oprah
Opraha komşu
37 cars and a yacht
37 araba ve bir yat
down in Boca
Boca'da
take me away
al beni
where ever you say
neresi dersen oraya
yeah we could be setting sail
evet yelken açabilirdik
like, Ooooohhhh
sanki, ooooohhh
light my heart up baby like a matchstick
kalbimi kibrik gibi yak bebeğim
Ooooohhhh
and hit the gas quick
ve gaza çabuk bas
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come
işte geliyorum
where you at
olduğun yere
the night is young
gece yeni başladı
in the crowd
kalabalıkta
the music's loud
müzik sesli
but I will find you
ama seni bulacağım
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come
işte geliyorum
I like your face
do you like my song?
şarkımı beğendin mi?
just sing it
sadece söyle onu
la la la
la la la la
and I'll find you
ve seni bulacağım
ready or not
hazırsın yada değilsin
O..o..o...o...ooo...ooo
ready or not
hazırsın yada değilsin
O..o..o...o...ooo...ooo
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come, here I come
işte geliyorum, işte geliyorum
you're like breath of
ciğerlerimdeki taze havanın
fresh air in my lungs
nefesi gibisin
you and me dance from
sen ve ben dans edelim
the night to the dawn
geceden şafağa kadar
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come boy it's on
işte geliyorum oğlum başladı
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come, here I come
işte geliyorum, işte geliyorum
you're like breath of
ciğerlerimdeki taze havanın
fresh air in my lungs
nefesi gibisin
you and me dance from
sen ve ben dans edelim
the night to the dawn
geceden şafağa kadar
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come boy it's on
işte geliyorum oğlum başladı
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come
işte geliyorum
where you at
olduğun yere
the night is young
gece yeni başladı
in the crowd
kalabalıkta
the music's loud
müzik sesli
but I will find you
ama seni bulacağım
ready or not
hazırsın yada değilsin
here I come
işte geliyorum
I like your face
yüzünden hoşlandım
do you like my song?
şarkımdan hoşlandın mı?
just sing it
sadece söyle onu
la la la
la la la la
and I'll find you
ve seni bulacağım
ready or not (ooohh, your like a breathe of fresh air in my lungs)
hazırsın yada değilsin (ciğerlerimdeki taze havanın nefesi gibisin)
ready or not (ooohh, wow)
hazırsın yada değilsin
ready or not (ready or not, ooohh)
hazırsın yada değilsin (hazırsın yada değilsin)
ready to not (ooohh)
hazırsın yada değilsin
ready or not (ooohh)
hazırsın yada değilsin
ready or not (ooohh)
hazırsın yada değilsin
boombada boombada boombada
ready or not
hazırsın yada değilsin
Oh, what a day, all is wonderful here,
oh, ne gün, herşey harika burada
But you're the one.... so we keep on working
ama sen bir tanesin... o yüzden çalışmaya devam ediyoruz
I can't see that trees are calling back the leaves,
ağaçların yaprakları geri çağırdığını görmüyorum
...but I keep on working
....ama çalışmaya devam ediyorum
Oh, oh, oh... I say no,
oh, oh, oh... hayır diyorum
Please don't go, oh, oh
lütfen gitme, oh, oh
It's a little bit crazy with me!
benimle olmak biraz delice!
Oh, oh, oh... I say no,
oh, oh, oh... hayır diyorum
Please don't go, oh, oh
lütfen gitme, oh, oh
It's a little bit crazy with me!
benimle olmak biraz delice!
But I'm here, with you!
ama buradayım, seninleyim!
And I share everything with you,
ve herşeyi seninle paylaşıyorum
Cause it's nothing you can't change,
çünkü bu değiştiremeyeceğin birşey değil
Everything remains the same,
herşey aynı kalıyor
Oh, what a day,... get easy today,
oh, ne gün... biraz rahat ol bugün
But you're the one and me,
ama sen bir tanesin ve ben
So we keep on working!
o yüzden çalışmaya devam ediyoruz!
I can't feel it the... why it's...
onu hissedemiyorum.... neden o...
It's.... but I keep on going!
o...ama gitmeye devam ediyorum
Oh, oh, oh... I say no,
oh, oh, oh... hayır diyorum
Please don't go, oh, oh
lütfen gitme, oh, oh
It's a little bit crazy with me!
benimle olmak biraz delice!
Oh, oh, oh... I say no,
oh, oh, oh... hayır diyorum
Please don't go, oh, oh
lütfen gitme, oh, oh
It's a little bit crazy with me!
benimle olmak biraz delice!
But I'm here, with you!
ama buradayım, seninleyim!
And I share everything with you,
ve herşeyi seninle paylaşıyorum
Cause it's nothing you can't change,
çünkü bu değiştiremeyeceğin birşey değil
Everything remains the same,
herşey aynı kalıyor
Don't say no, please don't go,
hayır deme, lütfen gitme
My heart is beating of,
kalbim çarpıyor
For you and for me, so don't say no, please don't go!
senin için ve benim için, hayır deme, lütfen gitme!
Please don't go,
lütfen gitme
My heart is beating of, for me and for you!
kalbim çarpıyor, benim için ve senin için!
So please don't go, please don't go!
o yüzden lütfen gitme, lütfen gitme!
My heart is beating of,
For you and for me, so don't say please don't go!
kalbim çarpıyor
For you and for me, so don't say no, please don't go!
senin için ve benim için, hayır deme, lütfen gitme!
Oh, oh, oh... I say no,
oh, oh, oh... hayır diyorum
Please don't go, oh, oh
lütfen gitme, oh, oh
It's a little bit crazy with me!
benimle olmak biraz delice!
Oh, oh, oh... I say no,
oh, oh, oh... hayır diyorum
Please don't go, oh, oh
lütfen gitme, oh, oh
It's a little bit crazy with me!
benimle olmak biraz delice!
But I'm here, with you!
ama buradayım, seninleyim!
And I share everything with you,
ve herşeyi seninle paylaşıyorum
Cause it's nothing you can't change,
çünkü bu değiştiremeyeceğin birşey değil
Everything remains the same,
herşey aynı kalıyor
..with me!
benimle!
Through my one square foot window I see outside
bir metrekarelik penceremden dışarıyı görüyorum
I have chains on my feet, but not in my mind
ayaklarımda zincirler bağlı, ama zihnimde değil
I'll be dancing on till I see the sun outside
dışarıda güneşi görünceye kadar dans etmeye devam edeceğim
Don't know how long it will be
ne kadar süreceğini bilmiyorum
Can't stop me
beni durduramazsın
I have have a spirit indestructible
ben yokedilemez bir ruha sahibim
A heart that loving was made for
sevmek için yaratılmış bir kalbe
A body that's a miracle
bir mucize olan bir vücuda
I have have a spirit indestructible
ben yokedilemez bir ruha sahibim
A heart that was made pure
saf yaratılmış bir kalbe
Unbreakable and that's for sure
kırılamayan ve kesinlikle
Unshakeable, so give me more
sarsılmaz, öyleyse bana daha ver
Through my tired eyes I say it's up for rain
yorgun gözlerimle derim ki yağmur zamanı
With the medications, I erased my pains
ilaçlarla, aılarımı sildim
There's a rhythm blowing through every thing
herşeyin içinde esen bir ritim var
And the melody is never ending
ve melodi asla sona ermiyor
I have have a spirit indestructible
ben yokedilemez bir ruha sahibim
A heart that loving was made for
sevmek için yaratılmış bir kalbe
A body that's a miracle
bir mucize olan bir vücuda
I have have a spirit indestructible
ben yokedilemez bir ruha sahibim
A heart that was made pure
saf yaratılmış bir kalbe
Unbreakable and that's for sure
kırılamayan ve kesinlikle
Unshakeable, so give me more
sarsılmaz, öyleyse bana daha ver
I'm loving me, I'm loving me
kendimi seviyorum, kendimi seviyorum
Take you away, take you away
seni alıp götürüyor, seni alıp götürüyor
You'll never break, you'll never break
asla kırmayacaksın, asla kırmayacaksın
I'm loving me, I'm loving me
kendimi seviyorum, kendimi seviyorum
Take you away, take you away
seni alıp götürüyor, seni alıp götürüyor
You'll never break, you'll never break
asla kırmayacaksın, asla kırmayacaksın
I have have a spirit indestructible
ben yokedilemez bir ruha sahibim
A heart that loving was made for
sevmek için yaratılmış bir kalbe
A body that's a miracle
bir mucize olan bir vücuda
I have have a spirit indestructible
ben yokedilemez bir ruha sahibim
A heart that was made pure
saf yaratılmış bir kalbe
Unbreakable and that's for sure
kırılamayan ve kesinlikle
Unshakeable, so give me more
sarsılmaz, öyleyse bana daha ver
On est comme ça
Biz böyleyiz
PZK :
Nakarat:
Tu sais
Biliyorsun
Nous on est comme ça
Biz böyleyiz
À l'aise et cool dans un sofa
Bir kanepede rahat ve sakiniz
On veut juste aimer la vie qu'on a
Sadece sahip olduğumuz hayatı sevmek istiyoruz
KBC :
Le principe des PZK c'est d'être à l'aise et cool
PZK’nın ilkeleri rahat ve sakin olmaktır
Bien qu'ils nous saoulent
Canımızı sıkmalarına rağmen
On rêve de toucher les gens
Biz insanlarla temas kurmayı isteriz
Pour que ça fasse Boum
Kalbimiz güm güm atsın diye
Et on dit Fuck-Off
Ve defol git deriz
On veut mett' le boxon à ta boom
Genelevini senin partine koymak isteriz
Fans de canap' en satin
Saten kanape hayranları
Vivre sans nous c'est comme un Noël sans sapin !
Biz olmadan yaşamak,ağaçsız bir noel gibidir !
JLB :
C'est une mentalité,
Bu bir zihniyet,anlayış
Une façon d'voir que les bon côtés :
Sadece iyi tarafları görme tarzı
Si t'es l'genre de mec lourd
Eğer sen sert erkek türünden biriysen
Considère moi comme sourd !
Beni sağır olarak kabul et
On est têtu,
Biz inatçıyız
Bien décidés à Keaffer quelques années
Birkaç yıldır uyuşturucu içmeye kesin kararlıyız
Jeunes et déjà retraités !
Genciz ve şimdiden emekliyiz
On est des Kids Cool
Bizler kaygısız çocuklarız
Un jour on s'ra des gars cool !
Bir gün kaygısız adamlar olacağız
Nakarat (X2):
Tu sais
Biliyorsun
Nous on est comme ça
Biz,biz böyleyiz
À l'aise et cool dans un sofa
Bir kanepede rahat ve sakiniz
On veut juste aimer la vie qu'on a
Sadece sahip olduğumuz hayatı sevmek istiyoruz
Wish I may, wish I might
keşke yapabilsem, keşke yapabilseydim
Find my one true love tonight.
bu gece gerçek aşkımı bulabilseydim
Do you think that he
sence o
Could be you?
sen olabilir miydin?
If I pray really tight,
eğer çok iyi dua edersem
Get into a fake bar fight,
sahte bir bar kavgasına karışsam
While I'm walking down
caddeden aşağı
The avenue.
yürürken
If I lay really quiet,
eğer gerçekten sessizce yatarsam
I know that what I do isn't right,
biliyorum yaptığımın yanlış olduğunu
I can't stop what I
durduramıyorum yapmayı
Love to do.
sevdiğim şeyi
So I murder love in the night,
o yüzden geceleyin aşkı öldürüyorum
Watching them fall one by one they fight,
onların savaşarak birer birer düşüşünü izliyorum
Do you think you'll
sence sen de
Love me too, ooh, ooh?
beni sevecek misin, ooh, ooh?
Baby, I'm a sociopath,
bebek ben bir sosyopatım
Sweet serial killer.
tatlı nir seri katilim
On the warpath,
savaşyolunda
'Cause I love you
çünkü seni seviyorum
Just a little too much.
sadece birazcık fazla
I love you just
seni seviyorum
A little too much.
sadece birazcık fazla
(Much, much, much).
(fazla, fazla, fazla)
You can see me
beni görebilirsin
Drinking cherry cola,
kirazlı kola içerken
Sweet serial killer.
tatlı seri katil
I left a love note,
bir aşk notu bıraktım
Said you know I love,
dedim ki sevdiğimi biliyorsun
The thrill of the rush.
saldırının heyecanını
You know I love,
biliyorsun sevdiğimi
The thrill of the rush.
saldırının heyecanını
(Rush, rush, rush).
(saldırı, saldırı, saldırı)
(You send me right to heaven),
(beni direkt cennete yolladın)
Sweet serial killer,
tatlı seri katil
(I guess I'll see him over).
(sanırım onun sonunu göreceğim)
Do it for the thrill of the rush,
onu saldırının heyecanı için yapıyorum
Love you just a little too much, much.
seni sadece birazcık fazla seviyorum, fazla
(You send me right to heaven),
(beni direkt cennete yolladın)
Sweet serial killer,
tatlı seri katil
(I guess I'll see him over).
(sanırım onun sonunu göreceğim)
I love you just a little too much,
seni sadece birazcık fazla seviyorum
Love you just a little too much, much.
seni sadece birazcık fazla seviyorum, fazla
My black fire's burning bright,
siyah ateşim parlak yanıyor
Maybe I'll go out tonight.
belki bu gece dışarı çıkacağım
We can paint the town
şehri boyayabiliriz
In blue.
maviye
I'm so hot, I ignite,
çok sıcak hissediyorum, tutuşuyorum
Dancing in the dark and I shine.
karanlıkta dans ediyorum ve parlıyorum
Like a light I'm
bir ışık gibi ben
Luring you.
seni çekiyorum
Sneak up on you, really quiet,
sinsice sana sokuluyorum, sahiden sessizce
Whisper "Am I what your heart desires?"
fısıldıyorum "ben kalbinin arzu ettiği miyim?"
I could be your
senin ustan
Ingenue.
olabilirdim
Keep you safe and inspired,
seni güvende tutar ve ilham verirdim
Baby, let your fantasies unwind.
bebek, bırak fantezilerin çözülsün
We can do what you
sen ne istersen
Want to do, ooh, ooh.
yapabiliriz
Baby, I'm a sociopath,
bebek ben bir sosyopatım
Sweet serial killer.
tatlı nir seri katilim
On the warpath,
savaşyolunda
'Cause I love you
çünkü seni seviyorum
Just a little too much.
sadece birazcık fazla
I love you just
seni seviyorum
A little too much.
sadece birazcık fazla
(Much, much, much).
(fazla, fazla, fazla)
You can see me
beni görebilirsin
Drinking cherry cola,
kirazlı kola içerken
Sweet serial killer.
tatlı seri katil
I left a love note,
bir aşk notu bıraktım
Said you know I love,
dedim ki sevdiğimi biliyorsun
The thrill of the rush.
saldırının heyecanını
You know I love,
biliyorsun sevdiğimi
The thrill of the rush.
saldırının heyecanını
(Rush, rush, rush).
(saldırı, saldırı, saldırı)
(You send me right to heaven),
(beni direkt cennete yolladın)
Sweet serial killer,
tatlı seri katil
(I guess I'll see him over).
(sanırım onun sonunu göreceğim)
Do it for the thrill of the rush,
onu saldırının heyecanı için yapıyorum
Love you just a little too much, much.
seni sadece birazcık fazla seviyorum, fazla
(You send me right to heaven),
(beni direkt cennete yolladın)
Sweet serial killer,
tatlı seri katil
(I guess I'll see him over).
(sanırım onun sonunu göreceğim)
I love you just a little too much,
seni sadece birazcık fazla seviyorum
Love you just a little too much, much.
seni sadece birazcık fazla seviyorum, fazla
(Just have fun), wanna,
(sadece eğlen) istiyorum
Play you like a game boy.
seninle oyuncak oğlan gibi oynamayı
(Don't want one), what's,
(istemez misin bir tane) aynı
The thrill of the same toy?
oyuncağın heyecanı nerede?
La la, la la la, la la,
La la lie down, down.
yere uzan, yere
(Just have fun), wanna,
(sadece eğlen) istiyorum
Play you like a game boy.
seninle oyuncak oğlan gibi oynamayı
(Don't want one), what's,
(istemez misin bir tane) aynı
The thrill of the same toy?
oyuncağın heyecanı nerede?
La la, la la la, la la,
La la lie down, down.
yere uzan, yere
Ugh.
You can see me
beni görebilirsin
Drinking cherry cola,
kirazlı kola içerken
Sweet serial killer.
tatlı seri katil
I left a love note,
bir aşk notu bıraktım
Said you know I love,
dedim ki sevdiğimi biliyorsun
The thrill of the rush.
saldırının heyecanını
You know I love,
biliyorsun sevdiğimi
The thrill of the rush.
saldırının heyecanını
(Rush, rush, rush).
(saldırı, saldırı, saldırı)
(You send me right to heaven),
(beni direkt cennete yolladın)
Sweet serial killer,
tatlı seri katil
(I guess I'll see him over).
(sanırım onun sonunu göreceğim)
Do it for the thrill of the rush,
onu saldırının heyecanı için yapıyorum
Love you just a little too much, much.
seni sadece birazcık fazla seviyorum, fazla
(You send me right to heaven),
(beni direkt cennete yolladın)
Sweet serial killer,
tatlı seri katil
(I guess I'll see him over).
(sanırım onun sonunu göreceğim)
I love you just a little too much,
seni sadece birazcık fazla seviyorum
Love you just a little too much, much.
seni sadece birazcık fazla seviyorum, fazla
Girl I've been fooled by your smile
kızım gülümsemenle aptala döndüm
I was mistaken by the way you loved me
beni sevme şeklinden hataya düştüm
We led it straight for a while, yeah
bir müddet dosdoğru takip ettik, evet
But you deceived me, you convinced me, yeah
ama sen beni aldattın, ikna ettin, evet
So clear to me now, can't explain what you're doing to me, yeah
şimdi benim için çok net, bana yaptını açıklayamam, evet
I'd leave but I don't know how
bırakırdım ama nasıl bilmiyorum
It's gon' take some time
bu biraz zaman alacak
But I'll figure it out
ama nasıl olacağını bulacağım
Why should we fight the feeling
neden bu hisle savaşmalıyız
Let's just live in the moment
hadi sadece anı yaşayalım
Though it's infatuation
bunun delicesine aşk olduğunu düşününce
I'm good with that
ben bunda iyiyim
Cause I'm in love with the thought of you
çünkü ben seni düşünmeye aşığım
With the thought of you, with the thought of you
seni düşünmeye aşığım, seni düşünmeye aşığım
I'm in love with the thought of you
ben seni düşünmeye aşığım
Not the things you do, but the thought of you
yağtığın şeylere değil, ama seni düşünmeye
Girl, I'm in love with the thought of you, you, you
kızım, seni düşünmeye aşığım, seni, seni
Girl, I'm in love with the thought of you, you, you
kızım, seni düşünmeye aşığım, seni, seni
Love with the thought of you
düşünmeye aşığım, seni, seni
I fell victim to your style
senin stiline kurban oldum
You're so amazing, girl you're in your own league
sen öyle şaşırtıcıydın, kızım sen kendi ligindesin
Rather be stuck in denial, yeah
inkar etmeyi yeğlerim, evet
Than tryna be without you girl
sensiz olmayı denemeye kızım
So clear to me now, can't explain what you're doing to me, yeah
şimdi benim için çok net, bana yaptını açıklayamam, evet
I'd leave but I don't know how
bırakırdım ama nasıl bilmiyorum
It's gon' take some time
bu biraz zaman alacak
But I'll figure it out
ama nasıl olacağını bulacağım
Why should we fight the feeling
neden bu hisle savaşmalıyız
Let's just live in the moment
hadi sadece anı yaşayalım
Though it's infatuation
bunun delicesine aşk olduğunu düşününce
I'm good with that
ben bunda iyiyim
Cause I'm in love with the thought of you
çünkü ben seni düşünmeye aşığım
With the thought of you, with the thought of you
seni düşünmeye aşığım, seni düşünmeye aşığım
I'm in love with the thought of you
ben seni düşünmeye aşığım
Not the things you do, but the thought of you
yağtığın şeylere değil, ama seni düşünmeye
Girl, I'm in love with the thought of you, you, you
kızım, seni düşünmeye aşığım, seni, seni
Girl, I'm in love with the thought of you, you, you
kızım, seni düşünmeye aşığım, seni, seni
Girl, I'm in love with the thought of you
kızım, seni düşünmeye aşığım
So clear to me now, can't explain what you're doing to me, yeah
şimdi benim için çok net, bana yaptını açıklayamam, evet
I'd leave but I don't know how
bırakırdım ama nasıl bilmiyorum
It's gon' take some time
bu biraz zaman alacak
But I'll figure it out
ama nasıl olacağını bulacağım
Why should we fight the feeling
neden bu hisle savaşmalıyız
Let's just live in the moment
hadi sadece anı yaşayalım
Though it's infatuation
bunun delicesine aşk olduğunu düşününce
I'm good with that
ben bunda iyiyim
Cause I'm in love with the thought of you
çünkü ben seni düşünmeye aşığım
With the thought of you, with the thought of you
seni düşünmeye aşığım, seni düşünmeye aşığım
I'm in love with the thought of you
ben seni düşünmeye aşığım
Not the things you do, but the thought of you
yağtığın şeylere değil, ama seni düşünmeye
You-hoo-hoo, you-hoo-hoo
seni-hoo-hoo, seni-hoo-hoo
Cause I'm in love with the thought of you
çünkü ben seni düşünmeye aşığım
With the thought of you, with the thought of you
seni düşünmeye aşığım, seni düşünmeye aşığım
I'm in love with the thought of you
ben seni düşünmeye aşığım
Not the things you do, but the thought of you
yağtığın şeylere değil, ama seni düşünmeye
You-hoo-hoo, you-hoo-hoo
seni-hoo-hoo, seni-hoo-hoo
Girl, I'm in love with the thought of you
kızım, ben seni düşünmeye aşığım
Ever wonder about what he’s doing
Onun ne yaptığını hiç merak ediyor musun
How it all turned to lies
Hepsinin nasıl yalana döndüğünü
Sometimes I think that it’s better to never ask why
Bazen nedenini hiç sormamanın daha iyi olduğunu düşünüyorum
Where there is desire
Arzunun olduğu yerde
There is gonna be a flame
Bir alev olacaktır
Where there is a flame
Alevin olduğu yerde
Someone’s bound to get burned
Birileri yanmaya mahkumdur
But just because it burns
ama sadece yaktığı için
Doesn’t mean you’re gonna die
bu öleceğin anlamına gelmez
You’ve gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
Gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
You gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
Eh, eh, eh
Funny how the heart can be deceiving
Kalbin böyle aldatılmış olabilmesi ne komik
More than just a couple times
Bir kaç kereden fazla
Why do we fall in love so easy
Neden bu kadar kolay aşık oluyoruz
Even when it’s not right
doğru olmasa bile
Where there is desire
Arzunun olduğu yerde
There is gonna be a flame
Bir alev olacaktır
Where there is a flame
Alevin olduğu yerde
Someone’s bound to get burned
Birileri yanmaya mahkumdur
But just because it burns
ama sadece yaktığı için
Doesn’t mean you’re gonna die
bu öleceğin anlamına gelmez
You’ve gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
Gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
You gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
Ever worried that it might be ruined
Hiç harabolmuş olabileceğini düşündün mü
And does it make you wanna cry?
ve bu ağlamak istemene neden oluyor mu?
When you’re out there doing what you’re doing
dışarıda biryerde yaptığın şeyi yaparken
Are you just getting by?
Sadece geçiyor musun?
Tell me are you just getting by by by
söyle bana sadece geçiyor musun
Where there is desire
Arzunun olduğu yerde
There is gonna be a flame
Bir alev olacaktır
Where there is a flame
Alevin olduğu yerde
Someone’s bound to get burned
Birileri yanmaya mahkumdur
But just because it burns
ama sadece yaktığı için
Doesn’t mean you’re gonna die
bu öleceğin anlamına gelmez
You’ve gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
Gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
You gotta get up and try try try
ayağa kalkmalı ve denemelisin, denemeli denemelisin
Pour bien commencer ma petite journée
Günüme iyi başlamak
Et me réveiller moi j'ai pris un café
Ve uyanmak için bir kahve içtim
Un Arabica noir et bien corsé
Siyah ve çok etkili bir arabika kahvesi
J'enfile ma parka, ça y est je peux y aller
Parkamı giyiyorum, oldu, gidebilirim
"Où est-ce que tu vas?" Me crie mon aimée
“Nereye gidiyorsun ?” diye sesleniyor sevgilim
"Prenons un caoua, je viens de me lever"
“Bir kahve içelim,ben de yeni kalktım”
Étant en avance et un peu forcé
Erkenci olduğumdan ve biraz da zorla
Je change de sens et reprend un café
Yönümü değiştiriyor ve yeniden bir kahve içiyorum
À huit heure moins le quart, faut bien avouer
Saat 8’e çeyrek var,itiraf etmek gerekir ki
Les bureaux sont vides on pourrait s'ennuyer
Bürolar boş durumda ve canımız sıkılabilir
Mais je reste calme, je sais m'adapter
Ama ben sakin duruyorum,kendimi alıştırmayı biliyorum
Le temps qu'ils arrivent j'ai le temps pour un café
Onlar gelmeden önce bir kahve için zamanım var
La journée s'emballe tout le monde peut bosser
Gün çok hızlı ilerliyor,en azından kahve molası
Au moins jusqu'à l'heure de la pause café
Vaktine kadar herkes çok çalışabilir
Ma secrétaire rentre : "Fort comme vous l'aimez"
Sekreterim giriyor :”sevdiğiniz gibi sert bir kahve”
Ah mince je viens d'en prendre, mais maintenant qu'il est fait...
Hay Allah ! az önce içtim ama şimdi bu da hazırlanmış…
Un repas d'affaire tout près du sentier
Yola çok yakın bir yerde bir iş yemeği
Il fait un temps superbe mais je me sens stressé
Hava çok güzel ama kendimi stresli hissediyorum
Mes collègues se marrent "Détend-toi René !"
Meslektaşlarım eğleniyorlar “sakin ol René !”
"Prend un bon cigare et un p'tit café !"
İyi bir puro ve az bir kahve al
Une fois finis, mes collègues crevés
Bir defasında işi bitirdik,meslektaşlarım çok yorgun
Appellent un taxi, mais moi j'ai envie de sauter
Taksi çağırıyorlar ama canım zıplamak istiyor
Je fais tout Paris puis je vois un troquet
Tüm Paris’i dolaşıyorum sonra küçük bir kahvehane görüyorum
J'commande un déca mais re-caféiné
Kafeinsiz ama sonradan kafein katılmış bir kahve ısmarladım
J'arrive au bureau, ma secrétaire me fait:
Büroya varıyorum.sekreterim bana diyor:
"Vous êtes un peu en retard je me suis inquiétée!"
“Biraz geç kaldınız,ben endişelendim”
Je la jette par la fenêtre elle l'avait bien cherché
Onu pencereden atıyorum,o bunu çok istemişti
T'façon faut qu'je rentre, mais avant ... un café
Ne olursa olsun eve dönmem gerek ama önce bir kahve
Attendant le métro je me fait agresser
Metroyu beklerken saldırıya uğruyorum
Une p'tite vieille me dit:"Vous avez l'heure s'il vous plaît?"
Yaşlı bir kadın bana diyor :”saatiniz var mı efendim ?”
J'lui casse la tête et j'la pousse sur le quai
Onun kafasını kırıyor ve perona itiyorum
Je file à la maison et j'me sert un ... devinez
Eve gidiyorum ve kendime bir…alıyorum,tahmin edin
"Papa mon papa! En classe je suis premier!"
“Baba babacığım ! ben sınıfta birinci oldum
Putain, mais quoi? Tu vas arrêter de me faire chier!
Ne var ? kaltak ! Canımı sıkmaya bir son ver !
Mais qu'il est con ce gosse et en plus il se met à chialer!
Bu çocuk ne kadar aptal ve dahası ağlamaya başlıyor
Je m'enferme dans la cuisine il reste un peu de café
Kendimi mutfağa kapatıyorum,biraz kahve kalıyor
Ça fait quelques jours que je suis enfermé
Birkaç günden beri ben hapsedilmişim
J'suis seul dans ma cuisine et je bois du café
Mutfağımda tek başımayım ve kahve içiyorum
Il faudra bien qu'je dorme, les flics vont m'choper
Uyumam gerekecek,polisler beni yakalayacaklar
Alors je cloue les portes et je reprends du café
O halde kapıları çiviliyor ve tekrar kahve içiyorum
If you love it like I love it
sen de onu benim sevdiğim gibi seviyorsan
And you feel what I feel inside
ve içimde hissettiğimi hissediyorsan
If you want it like I want it
sen de onu benim istediğim gibi istiyorsan
Then baby let’s get it tonight
öyleyse bebeğim hadi onu bu gece elde edelim
If you feel it, say hell yeah (hell yeah)
eğer onu hissediyorsan, lanet olsun de (lanet olsun evet)
Say hell yeah (hell yeah)
lanet olsun de (lanet olsun evet)
Say hell yeah (hell yeah)
lanet olsun de (lanet olsun evet)
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
[Eva Simons]
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
[Beat break]
(ritm arası)
[will.i.am]
This is love for the beats
bu ritm aşkıdır
Steal it in the streets
onu sokaklarda aşır
Love for the melody, no song is cheap
melodi aşkı, ucuz şarkı yoktur
The dope crusader, funky terminator
aptal savaşçı, acayip yokedici
I created me a rocker just so we could rock it later
kendimde bir rockçı yarattım o yüzden daha sonra rock yapabiliriz
And the wait up beat is knocking
ve hazır bekle ritm çarpıyor
Got me feeling, alright, cause the dj got me walking on a steeler
bana his verdi, peki, çünkü dj beni bir çelikte yürüttü
I got a rocket full of gold, mami’s just gold
altınla dolu bir roketim var, annem sadece altın
I fill it up and love it, and then I watch it explode
tıka basa dolu ve onu seviyorum ve sonra patlamasını seyrediyorum
[will.i.am]
If you love it like I love it
sen de onu benim sevdiğim gibi seviyorsan
And you feel what I feel inside
ve içimde hissettiğimi hissediyorsan
If you want it like I want it
sen de onu benim istediğim gibi istiyorsan
Then baby let’s get it tonight
öyleyse bebeğim hadi onu bu gece elde edelim
If you feel it, say hell yeah (hell yeah)
eğer onu hissediyorsan, lanet olsun de (lanet olsun evet)
Say hell yeah (hell yeah)
lanet olsun de (lanet olsun evet)
Say hell yeah (hell yeah)
lanet olsun de (lanet olsun evet)
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
[Eva Simons]
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
[will.i.am]
This is love for the bass, and love for the treble
bu basgitar aşkı, soprano aşkı
Love for the orchestra, violinchello,
orkestra aşkı, viyolensel aşkı
Love for computer beat, hotter than metal
bilgisayar ritmi aşkı, metal daha sıcak
House beat housing, bouncing in the ghetto
house evlerde çalıyor, gettolarda zıplıyor
We sip till we smash it, feeling alright
kırana kadar yudumluyoruz, iyi hissediyoruz
And we rock the ghetto blaster, rocking all night
ve gettoyu sallıyoruz, tüm gece
I sent a rocket to the globe, armor just stole
dünyaya bir roket gönderdim, yeni çalınmış zırh
I fill it up and love it, and then I watch it explode
tıka basa doldurdum onu ve seviyorum onu sonra patlamasını izliyorum
Eh, baby, yeah, alright
eh, bebek, evet, pekala
Can you feel it?
hissedebiliyor musun?
Good god, yeah, alright
Ulu Tanrım, evet pekala
[Eva Simons]
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
This is love, this is love, this is love
bu aşk, bu aşk, bu aşk
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Can you feel the love?
aşkı hissedebiliyor musun?
Some nights, I stay up cashing in my bad luck
- Bazı geceler, talihsizlikleri saymak için uyanık kalıyorum
Some nights, I call it a draw
- Bazı geceler, berabere diyorum
Some nights, I wish that my lips could build a castle
- Bazı geceler, keşke dudaklarım kale yapabilseydi diyorum,
Some nights, I wish they'd just fall off
- Bazı gecelerse, keşke yıkılsalardı diyorum.
But I still wake up, I still see your ghost
- Ama hala uyanığım, hala hayaletini görüyorum,
Oh Lord, I'm still not sure what I stand for oh
- Oh Tanrım, hala ne için direniyorum bilmiyorum,
What do I stand for? What do I stand for?
- Ne için direniyorum? Ne için direniyorum?
Most nights, I don't know anymore...
- Bazı geceler, hiç bilmiyorum.
Oh woah, oh woah, oh woah oh oh
Oh woah, oh woah, oh woah oh oh
This is it, boys, this is war - what are we waiting for?
- Bu kadarı yeter, çocuklar, bu savaş. Ne için bekliyoruz?
Why don't we break the rules already?
- Neden daha kuralları bozmadık?
I was never one to believe the hype - save that for the black and white
- Aldatıcı şeylere inanan biri hiç olmadım, bunu siyah ve beyaz için saklıyorum,
I try twice as hard and I'm half as liked, but here they come again to jack my style
- Daha da çok deniyorum ve sadece bir yarım beğenildi ama işte yine stilimi yüceltmek için geliyorlar.
And that's alright; I found a martyr in my bed tonight
- Ve önemi yok, bu gece yatağımda bir kurban buldum,
She stops my bones from wondering just who I am, who I am, who I am
- Kemiklerimi benim kim olduğumu düşünmekten alıkoyuyor,
Oh, who am I? mmm... mmm...
- Oh, ben kimim?
Well, some nights, I wish that this all would end
- Bazı geceler, keşke her şey bitseydi diyorum,
Cause I could use some friends for a change
- Çünkü bazı arkadaşlarımı bir değişiklik için kullanabilirdim
And some nights, I'm scared you'll forget me again
- Ve bazı geceler, beni tekrar unutmandan korkuyorum,
Some nights, I always win, I always win...
- Bazı geceler, hep ben kazanırım, hep ben kazanırım.
But I still wake up, I still see your ghost
- Ama hala uyanığım, hala hayaletini görüyorum,
Oh Lord, I'm still not sure what I stand for oh
- Oh Tanrım, hala ne için direniyorum bilmiyorum,
What do I stand for? What do I stand for?
- Ne için direniyorum? Ne için direniyorum?
Most nights, I don't know anymore...
- Bazı geceler, hiç bilmiyorum.
So this is it? I sold my soul for this?
- Yani bu muydu? Bunun için mi ruhumu sattım?
Washed my hands of that for this?
- Ellerimi bunun için mi yıkadım?
I miss my mom and dad for this?
- Babamı ve annemi bunun için mi özlüyorum?
(Come on)
No. When I see stars, when I see, when I see stars, that's all they are
- Hayır. Yıldızları gördüğümde, gördüğümde, olabilecekleri en fazla şey bu kadardır,
When I hear songs, they sound like this one, so come on
- Ve şarkılar duyduğumda, onlar bunun gibi ses çıkarıyor, o yüzden hadi ama
Well, that is it guys, that is all - five minutes in and I'm bored again
- Evet, işte bu kadar çocuklar, hepsi bu, beş dakikada ve ben yeniden sıkıldım
Ten years of this, I'm not sure if anybody understands
- Bunun on yılı, birinin anlayacağından emin değilim
This one is not for the folks at home; Sorry to leave, mom, I had to go
- Bu evdeki insanlar için değil, gittiğim için üzgünüm, anne, gitmem gerekti.
Who the fuck wants to die alone all dried up in the desert sun?
- Çöl güneşinde kuruyup ölmeyi kim isterki?
My heart is breaking for my sister and the con that she call "love"
- Kardeşim için üzülüyorum ve onun aşk dediği düzmeceye,
When I look into my nephew's eyes...
- Ama yeğenimin gözlerine baktığımda
Man, you wouldn't believe the most amazing things that can come from...
- Dostum, en inanılmaz şeylerin bazı korkunç
Some terrible lies...ahhh...
- Yalanlardan gelebileceğine inanmazdın.
Oh woah, oh woah, oh woah, oh oh
Oh woah, oh woah, oh woah, oh oh
The other night, you wouldn't believe the dream I just had about you and me
- Diğer gece, sen ve benim hakkımda olan rüyaya inanmazdın,
I called you up, but we'd both agree
- Seni hatırladım, ama ikimizde kabul ediyorduk
It's for the best you didn't listen
- Dinlememen en iyisi,
It's for the best we get our distance... oh...
- Aramıza mesafe koymamız en iyisi
It's for the best you didn't listen
- Dinlememen en iyisi,
It's for the best we get our distance... oh...
- Aramıza mesafe koymamız en iyisi