22 Mart 2013 Cuma

Carrousel - La Marelle (Türkçe Çeviri)

On gagnera d'autres parties
Başka oyunları kazanacağız

De marelle, de course-poursuite,
Kaydırak oyununu,yarışı-kovalamayı…

À la chasse aux oublis,
Unutulmuş anıların peşinde

Goûter le ciel, prendre la fuite.
Gökyüzünün tadını çıkarmak,kaçmak

Tomber dans les orties, se relever aussi vite.
Isırgan otlarının içine düşmek,bu kadar çabuk kalkmak

Te dire que t'es joli(e) et n'attendre que la suite
Güzel olduğunu sana söylemek  ve sadece devamını beklemek

On gagnera d'autres parties
Başka oyunları kazanacağız

Des échecs aux échasses.
Cambaz ayaklığındaki zor durumlar

Faire semblant d'être surpris
Yediğimiz tokatlardan dolayı

Des claques qu'on ramasse.
Şaşırmış gibi yapmak

Car la nuit n'a pas d'ami
Çünkü  gecenin asla

Qui ne perd jamais la face.
Rezil kepaze olmayan bir dostu yok*

Un beau jour, un jour de pluie
Güzel bir gün,yağmurlu bir gün

Quand tout finit à la casse.
Herşey mahvolduğu zaman

On gagnera d'autres parties
Başka oyunları kazanacağız

Sur l'horizon, l'arc ou le ciel
Ufukta,gökkuşağında ya da gökte

Car tout n'est pas vraiment fini
Çünkü gerçekten herşey bitmedi

Quand on a perdu ses ailes.
Oyunun hamlelerini  kaybettiğimizde

Il restera un peu l'esprit,
Biraz ruh kalacak

L'espoir des lunes de miel
Kaydırak oyununda

Pour ceux qui dans la vie
Hayatı boyunca

N'ont jamais gagné
Hiç kazanmayanlar için

À la marelle.
Balayı umutları (kalacak)
*Yorum: “gecenin asla rezil olmayan bir arkadaşı yok”
ifadesiyle anlatılmak istenen şu olabilir: Gece karanlıktır
ve karanlık kusurları örter,göstermez.Bu yüzden geceye
dost olanlar gün ışığında kusurları görünen rezil olanlardır.
Birisi gecenin dostu ise aydınlıkta kusurları görünmüş ve 
bu yüzden rezil kepaze olmuş,kusurları örten gecenin dostu
olmuştur.
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Depeche Mode - Heaven (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Sometimes I slide away, silently 
Bazen uzağa kayıyorum, sessizce 
I slowly lose myself, over and over 
Yavaşça kendimi kaybediyorum, tekrar tekrar 
Take comfort in my skin endlessly 
Sonsuza kadar tenimde rahatla 
Surrender to my will forever and ever 
İsteğime sonsuza kadar teslim ol 

I dissolve in trust 
Güven içinde çözülüyorum
I will sing with joy 
Keyifle şarkı söyleyeceğim 
I will end up dust 
Süprüntüye son vereceğim 
I'm in heaven 
Cennetteyim 

I stand in golden rays radiantly 
Işık saçarak altın ışık parçalarında duruyorum 
I burn a fire of love, over and over 
Bir aşk ateşi yakıyorum, tekrar tekrar 
Reflecting endless light, relentlessly 
Sonsuz ışık yansıtarak, durmaksızın 
I have embraced the flame forever and ever 
Aşk ateşine sonsuza kadar sarıldım 

I will scream a word 
Bir kelimeyi haykıracağım 
Jump into the void 
Issızlığa atlayacağım
I will guide the herd 
Sürüye rehberlik edeceğim 
Up to heaven 
Cennete doğru
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Justin Timberlake - Mirrors (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Aren’t you somethin’ to admire
Sen hayran olunacak birşey değil misin
Cause your shine is somethin’ like a mirror
Çünkü parlaklığın tıpkı bir ayna gibi
And I can’t help but notice
ve farketmeden edemiyorum
You reflect in this heart of mine
bunu kalbime yansıttığını
If you ever feel alone and
Eğer yalnız hissedersen ve
The glare makes me hard to find
parlama bulunmamı zorlaştırırsa
Just know that I’m always
Şunu bil ki ben her zaman
Parallel on the other side
diper tarafta aynın olacağım
 
Cause with your hand in my hand and a pocket full of soul
Çünkü elin elimdeyken ve cebim ruhunla doluyken
I can tell you there’s no place we couldn’t go
Sana söyleyebilirim gidemeyeceğimiz bir yer olmadığını
Just put your hand on the past
Sadece ellerini geçmişin üstüne koy
I’m here tryin’ to pull you through
ben buradayım bunları aşman için
You just gotta be strong
sadece güçlü olmalısın
 
Cause I don’t wanna lose you now
Çünkü seni şimdi kaybetmek istemiyorum
I’m lookin’ right at the other half of me
Tam olarak diğer yarıma bakıyorum
The biggest scene is set in my heart
En büyük sahne kalbime yerleşti
There’s a space, but now you’re home
Bir boşluk var, ama şimdi evdesin
Show me how to fight for now
Şimdi nasıl savaşılacağını göster bana
And I’ll tell you, baby, it was easy
Ve sana anlatacağım, bebeğim, kolaydı
Comin’ back into you once I figured it out
sana geri dönmek bunu birkere farkedince
You were right here all along
Sen hep tam buradaydın
It’s like you’re my mirror
sanki sen benim aynamsın
My mirror staring back at me
Bana geri bakan aynam
I couldn’t get any bigger
Daha büyük olamazdım
With anyone else beside me
yanımda bir başka olsa
And now it’s clear as this promise
Ve şimdi bu söz kadar net
That we’re making
Biz iki yansımayı
Two reflections into one
Tek yapıyoruz
Cause it’s like you’re my mirror
çünkü sanki sen benim aynamsın
My mirror staring back at me, staring back at me
Bana geri bakan aynam, geri bakan aynam
 
Aren’t you somethin’, an original
Sen orijinal değil misin
Cause it doesn’t seem really as simple
Çünkü bu kadar basit görünmüyor
And I can’t help but stare, cause
Ve sana bakmaktan kendimi alamıyorum, çünkü
I see truth somewhere in your eyes
Gözlerinde bir yerde gerçeği görüyorum
I can’t ever change without you
Sensiz değişemem
You reflect me, I love that about you
Beni yansıtıyorsun, bunu seviyorum
And if I could, I
Ve yapabilsem, ben
Would look at us all the time
hep bize bakardım
 
Yesterday is history
Dün tarih oldu
Tomorrow’s a mystery
Yarın bir gizem
I can see you lookin’ back at me
senin de bana baktığını görüyorum
Keep your eyes on me
Gözlerini üzerimde tut
Baby, keep your eyes on me
Bebeğim, gözlerini üzerimde tut
 
You are, you are the love of my life
Sen, sen hayatımın aşkısın
 
Baby, you’re the inspiration for this precious song
Bebeğim sen bu değerli şarkı için ilham kaynağısın
And I just wanna see your face light up since you put me on
Ve benimle olduğundan beri sadece yüzünün aydınlanğını görmek istiyorum
So now I say goodbye to the old me, it’s already gone
Öyleyse şimdi eski ben'e elveda diyorum, o çoktan gitti
And I can’t wait wait wait wait wait to get you home
Ve seni eve götürmeyi bekleyemiyorum, bekleyemiyorum
Just to let you know, you are
sadece bilmeni istiyorum ki sen,
 
Girl you’re my reflection, all I see is you
Kızım benim yansımamsın, tek gördüğüm sensin
My reflection, in everything I do
Yansımamsın, yaptığım her şeyde
You’re my reflection and all I see is you
Benim yansımamsın ve tek gördüğüm sensin
My reflection, in everything I do
Yansımamsın, yaptığım her şeyde
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Carrousel - Eléonore (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Eléonore, elle est à l'ouest
Eléonore, o şimdi batıda

Elle vit au port
Limanda yaşıyor

Et j'y suis née, j'y reste
Ve ben burada doğdum,burada kalıyorum

Même pour de l'or, jamais elle ne quitterait Brest
Altın uğruna bile, asla Brest’ten ayrılmaz o*

Eléonore est une peste
Eléonore bir baş belası

Eléonore, le coeur à l'est
Eléonore,kalbi doğuda

Elle vit au port, mais n'est jamais en reste
Limanda yaşıyor ama asla savsaklamaz

Le diable au corps,
Karşı çıktığı zaman

Elle l'a toujours quand elle proteste
İçinde her zaman  bir şeytan var

Les poings dehors
Yumruklar kalkmış

Du verbe au geste
Sözden el kol hareketine

Jamais elle n'en démord
Asla inadından vaz geçmez

Surtout quand elle à tort
Özellikle de haksız olduğu zaman

Ne fait aucun effort en cas de désaccord
Anlaşmazlık halinde hiçbir çaba göstermez

Mais le crie haut et fort
Ama çığlığı yüksek ve güçlüdür

Qu'on l'entende au-dehors
Öyle ki dışardan duyulur

Eléonore
Et moi elle me mord

Eléonore
Ve ben,beni ısırır

Elle me dévore
Beni yırtıp parçalar

À vouloir encore s'ancrer dans le décor
Hâla sahneye demir atmak istediği için

Jamais elle n'en démord
Asla inadından vaz geçmez

Qu'ailleurs, c'est la mort
Ki başka bir yerde bu ölüm demektir

Eléonore
Eléonore, elle est à l'ouest
Eléonore, o şimdi batıda

Elle vit au port
Limanda yaşıyor

Et j'y suis née, j'y reste
Ve ben burada doğdum,burada kalıyorum

Même pour de l'or, jamais elle ne quitterait Brest 
Altın uğruna bile, asla Brest’ten ayrılmaz o

Eléonore, le coeur à l'est
Eléonore,kalbi doğuda

Elle vit au port, mais n'est jamais en reste
Limanda yaşıyor ama asla savsaklamaz

Le diable au corps,
Karşı çıktığı zaman

Elle l'a toujours quand elle proteste
İçinde her zaman  bir şeytan var

Les poings dehors
Yumruklar kalkmış

Du verbe au geste
Sözden el kol hareketine

Eléonore, elle est à l'ouest
Eléonore, o şimdi batıda

Elle vit au port, elle vient de Brest
Limanda yaşıyor,Brest’ten geliyor

Elle me mord quand elle proteste
Karşı çıktığı zaman beni ısırıyor

Elle me dévore, elle manifeste
Beni parçalıyor,gösteri yapıyor

Eléonore est une peste
Eléonore bir baş belası

J'y suis née j'y reste
Ve ben burada doğdum,burada kalıyorum

*Brest :Fransa’nın batısında bir liman 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Dean Martin - You're Nobody Till Somebody Loves You (Türkçe Çeviri) (Dinle)


You're nobody 'til somebody loves you
Biri seni sevene dek hiçkimsesin
You're nobody 'til somebody cares.
Biri seni önemseyene dek hiçkimsesin
You may be king, you may possess the world and it's gold,
Kral olabilirsin, dünyalara sahşp olabilirsin ve onun altınlarına
But gold won't bring you happiness when you're growing old.
Ama altın sana mutluluk getirmeyecek sen yaşlanırken
The world still is the same, you never change it,
Dünya hala aynı, onu hiç değiştirmiyorsun
As sure as the stars shine above;
Yukarda parlayan yıldızlar kadar eminim ki
You're nobody 'til somebody loves you,
Biri seni sevene dek hiçkimsesin
So find yourself somebody to love.
O yüzden kendine sevecek birini bul.
 
The world still is the same, you never change it,
Dünya hala aynı, onu hiç değiştirmiyorsun
As sure as the stars shine above;
Yukarda parlayan yıldızlar kadar eminim ki
You're nobody 'til somebody loves you,
Biri seni sevene dek hiçkimsesin
So find yourself somebody, find yourself somebody,
O yüzden kendine birini bul, kendine birini bul
Find yourself somebody to love.
Kendine sevecek birini bul.
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Michelle - Der Letzte Akkord (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Tanz, heut Nacht nochmal mit mir,
Bu gece benimle dans et bir daha

so, dass ich Dich hautnah spür.
Böylece seni kendime yakın hissedeyim

Wenn unser Lied erklingt,
Bizim şarkımız çaldığı zaman

halt mich ganz fest im Arm,
Beni kollarında sıkıca tut

so fing doch einmal alles mit uns an.
Bu şekilde,bir gün herşey bizimle başladı

Schau' nicht in mein Herz hinein,
Kalbimin içine bakma

lass' mich einfach traurig sein.
Sadece bırak beni üzgün olayım

Bleib jetzt ganz nah bei mir
Şimdilik bana çok yakın dur

und dann geh' schweigend fort.
Ve sonra sessizce uzaklaş

Lass' mich tanzen bis zum letzten Akkord.
Son akorda kadar dans etmeme izin ver

Sag' einmal noch: "Ich liebe Dich"
Bir daha “seni seviyorum” de

und dann vergiss, dass es mich gib,
Ve sonra benim var olduğumu unut

mit Dir, noch eine letzte Nacht.
Seninle,sadece son bir gece

Das Glück kennt keine Ewigkeit,
Mutluluk sonsuzluğu bilmez

auch unser Lied gehört der Zeit,
Üstelik,bizim şarkımız zamana aittir

was bleibt ist Deine Zärtlichkeit,
Geriye kalan senin şefkatindir

sie ist wie ein Lied,
İçimde durmadan çalan

dass in mir weiter klingt.
Bir şarkı gibidir bu

Sag, es war nicht nur ein Spiel,
Bunun sadece bir oyun olmadığını söyle

sag, es mir mit viel Gefühl.
Bunu bana çok duygulu halde söyle

Die Zeit hat uns getrennt.
Zaman bizi ayırdı

Die kleine Melodie,
Kısa melodi canlılığını kaybediyor

wird leiser aber sterben wird sie nie!
Ama hiçbir zaman sona ermiyor

Wenn auch heut' mein Herz fast bricht,
Bugün hemen hemen kalbim kırık olsa bile

Du, die Tränen siehst Du nicht.
Sen,sen gözyaşlarımı görmüyorsun

Du warst mein schönster Traum,
Sen benim güzel rüyamdın

sag' jetzt kein Abschiedswort,
Şimdi veda sözcüğünün olmadığını söyle

lass' mich tanzen bis zum letzten Akkord.
Bırak son akorda kadar dans edeyim 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Carrousel - A L'intérieur (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Rien
Hiçbir şey

Pas mêmes l'ébauche d'un sourire
Bir gülümsemenin başlangıcını bile…

Pas même l'annonce d'une larme
Bir göz yaşının  haberini bile…

Encore moins l'envie de fuir
Daha az kaçma isteği

Ou de décrocher les armes
Ya da silahları kapmak..

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Et quand dehors il y a le feu
Ve dışarda,kabaran havai fişeklerin,

Des artifices qui débordent
Hâla yaşlı gökyüzünün,

Du ciel encore vieux
Gökyüzüne verilen ışığın ateşi

De la lumière qu'on lui accorde
Olduğu zaman

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Rien
Hiçbir şey

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

Comme une rose, une rose en fleurs
Bir gül gibi,çiçek açan bir gül gibi

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

À petites doses, comme on prend peur
Küçük dozlar halinde,dışardaki dünyadan 

De l'extérieur
Korktuğumuz için

Devant l'empire du pire
En kötü hisler karşısında

Devant les jeux des assemblées
Meclisin oyunları karşısında

Quand il faut rire pour s'unir
Korkumuzu saklamak için gülmek,

Et se taire pour honorer
Ve saygı göstermek için susmak gerektiğinde

Au regard qui s'enfuit, au sourire vite effacé
Kısa süreli bakışta,çabuk kaybolan gülümsemede

Mes émotions, comme la pluie,
Duygularım, yağmur gibi

Sont impossibles à commander
Kontrol etmek imkansız

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

Comme une rose, une rose en fleurs
Bir gül gibi,çiçek açan bir gül gibi

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

À petites doses, comme on prend peur
Korktuğumuz için,küçük dozlar halinde…

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

Comme une rose, une rose en fleurs
Bir gül gibi,çiçek açan bir gül gibi

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

À petites doses, comme on prend peur
Küçük dozlar halinde,dışardaki dünyadan 

De l'extérieur
Korktuğumuz için

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Ellie Goulding - Guns and Horses (Türkçe Çeviri) (Dinle)


You're so quiet
çok sessizsin
But it doesn't faze me
ama bu beni şaşırtmıyor
You're on time
çok dakiksin
You move so fast, makes me feel lazy
öyle hızlı hareket ediyorsun, kendimi tembel hissettiriyor
 
Let's join forces
haydi güç birliği yapalım
We've got our guns and horses
atlarımı ve silahlarımız var
I know you've been burned
yakıldığını biliyorum
But every fire is a lesson learned
ama her ateş öğrenilen bir derstir
 
I left my house
evimi terk ettim
Left my clothes
kıyafetlerimi bıraktım
Door wide open
kapı tamamen açık bıraktım
Heaven knows
Tanrı biliyor
You're so worth it, you are
sen buna değersin,  değersin
 
But I wish I could feel it all for you
ama keşke senin için onu tamamen hissedebilseydim
I wish I could be it all for you
keşke senin için hepsi olabilseydim
If I could erase the pain
acıyı silebilseydim
Maybe you'd feel the same
belki aynı hissedebilirdin
I'd do it all for you
senin için hepsini yapardım
I would [x4]
yapardım
 
Let's tie words
haydi kelimeleri bağlayalım
'Cause they amount to nothing
çünkü hiçbirşey etmiyorlar
Play it down
bunu küçümse
Pretend you can't take what you've found
bulduğunu alamazsın gibi rol yap
But you found me
ama beni buldun
On a screen you sit at permanently
karşısında sürekli oturduğun ekranda
 
I left my house
evimi terk ettim
Left my clothes
kıyafetlerimi bıraktım
Door wide open
kapı tamamen açık bıraktım
Heaven knows
Tanrı biliyor
You're so worth it, you are
sen buna değersin,  değersin
 
But I wish I could feel it all for you
ama keşke senin için onu tamamen hissedebilseydim
I wish I could be it all for you
keşke senin için hepsi olabilseydim
If I could erase the pain
acıyı silebilseydim
Maybe you'd feel the same
belki aynı hissedebilirdin
I'd do it all for you
senin için hepsini yapardım
I would [x4]
yapardım
 
It's time to come clean
açıkça konuşma zamanı
And make sense of everything
ve herşeyin mantıklı gelmesinin
It's time that we found out who we are
kim olduğumuzu ortaya çıkarma zamanı
Cause when I'm standing here in the dark
çünkü ben burada karanlıkta dururken
I see your face in every star
her yıldızda senin yüzünü görüyorum
 
But I wish I could feel it all for you
ama keşke senin için onu tamamen hissedebilseydim
I wish I could be it all for you
keşke senin için hepsi olabilseydim
If I could erase the pain
acıyı silebilseydim
Maybe you'd feel the same
belki aynı hissedebilirdin
I'd do it all for you
senin için hepsini yapardım
I would [x4]
yapardım
I'd do it all for you, I'd do it all for you [x4],
senin için hepsini yapardım, senin için hepsini yapardım
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

The Shins - A Comet Appears (Türkçe Çeviri) (Dinle)


One hand on this wily comet,
Bir elim bu kurnaz kuyruklu yıldızın üzerinde

Take a drink just to give me some weight,
Sadece kendime biraz cesaret vermek için bir içki alırım

Some uber-man I'd make,
Biraz insan üstü bir şey  olacaktım

I'm barely a vapor
Ben ancak bir buharım

They shone a chlorine light on,
Bir klorun ışığında parladılar

A host of individual sins,
Bir yığın şahsi günah

Let's carve my aging face off,
Haydi,ihtiyarlayan yüzümü yontalım

Fetch us a knife,
Git bize bir bıçak getir

Start with my eyes,
Gözlerimden başla

Down so the lines,
Böyle çizgilerden aşağı in

Form a grimacing smile,
Yüzünü buruşturan bir gülümseme oluştur

Close your eyes to corral a virtue,
Üstün bir nitelik yakalamak için gözlerini kapat

Is this fooling anyone else?
Bu,başkasını aptal yerine koymak mı ?

Never worked so long and hard,
Bir başarısızlığı örtmek için asla

To cement a failure,
Böyle uzun ve sıkı çalışmadım

We can blow on our thumbs and posture,
Her şey yolundaymış ve dik duruyormuşuz gibi görünebiliriz

But the lonely is such delicate things,
Ama yalnız olanlar o kadar hassas şeylerdir ki

The wind from a wasp could blow them,
Yaban arısın(ın kanatların)dan kaynaklanan bir rüzgar onları,

Into the sea, with stones on their feet,
Ayaklarındaki  taşlarla birlikte denize uçurabilir

Lost to the light and the loving we need,
İhtiyacımız olan sevgi ve ışığı kaybettik

Still to come the worst part and you know it,
Daima en kötü tarafı gelir ve sen bunu biliyorsun

There is a numbnessIn your heart  and it's growing
Kalbinde bir duygusuzluk var ve bu büyüyor

With burnt sage and a forest of by gones,
Yanmış adaçayı ve geçmişte kalan orman üzerinde

I click my heels,
Topuklarımı şaklatıyorum

Get the devils in line,
Sıradaki şeytanları alıyorum

A list of things I could lay the blame on,
Suçu başkasının üzerine atabildiğim şeylerin bir listesi

Might give me a way out,
Bana bir çıkış yolu sağlayabilir

But with each turn,
Ama her dönüşte

It’s this  front and center,
Bu cephe ve orta kısım

Like a dart stuck square in your eye,
Tam gözüne saplanmış bir ok gibi

Every post you can hitch your faith on,
İnancını bağlayabildiğin her yer

Is a pie in the sky,
Gökyüzündeki bir cennettir

Chock full of lies,
Yalanlarla dopdolu

A tool we devise,
Düşen taşları havalandırmak için

To make sinking stones fly,
İcat ettiğimiz bir alet

Still to come the worst part and you know it,
Daima en kötü tarafı gelir ve sen bunu biliyorsun

There is a numbness in your heart and it's growing.
Kalbinde bir duygusuzluk var ve bu büyüyor 
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Brett Anderson - Actors (Türkçe Çeviri) (Dinle)


I won’t comment on your words or the silence in your curse,
Sözcüklerine ya da lanetli sessizliğine yorum yapmayacağım 
I won’t count the times we tried for a stranger life,
Yabancı bir yaşamı denediğimiz zamanları saymayacağım
I won’t criticise your thoughts or your appetite for war,
Düşüncelerini ya da kavga için açlığını eleştirmeyeceğim
I won’t calculate your chance of a fine romance,
Mükemmel bir aşk için şansını hesaplamayacağım
But I do know that sometimes we just spiral through life 
Ama çok iyi biliyorum ki bazen yaşamın içinde dönüp duruyoruz
and I’m staggered by the pace as you turn my way
ve yönümü çevirmenden düşecek kadar sersemledim

And we move like actors on a burning mattress
ve yanan bir yatakta aktörler gibi hareket ediyoruz
And we're bold like tattoos in the crowded avenues,
ve ikimiz de sokaklardaki dövmeler gibi cesuruz
And I’m falling, falling like a song she's calling
ve ben düşüyorum, düşüyorum onun söylediği bir şarkı gibi
And I’m falling, falling like a song
ve ben düşüyorum, düşüyorum bir şarkı gibi

I won't entertain your claims, your belligerent exchange,
İddialarını, kavgacı değişimini kabul etmeyeceğim
I'm not shattered by yours charms my blue-veined one,
Cazibenle dağılmadım benim soğuk kanlı birtanem
I don't need to be the last of the horrors of your past,
Geçmişindeki kabusların sonuncusu olmama gerek yok
I've not sympathy for love, it's a weapon that you have 
Aşka sempatim yok, aşk senin sahip olduğun bir silah
But I do know that sometimes we just spiral through life 
Ama çok iyi biliyorum ki bazen yaşamın içinde dönüp duruyoruz
and I’m staggered by the pace as you turn my way
ve yönümü çevirmenden düşecek kadar sersemledim

And we move like actors on a burning mattress
ve yanan bir yatakta aktörler gibi hareket ediyoruz
And we're bold like tattoos in the crowded avenues,
ve ikimiz de sokaklardaki dövmeler gibi cesuruz
And I’m falling, falling like a song she's calling
ve ben düşüyorum, düşüyorum onun söylediği bir şarkı gibi
And I’m falling, falling like a song
ve ben düşüyorum, düşüyorum bir şarkı gibi
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Natalie Merchant - I May Know The Word (Türkçe Çeviri) (Dinle)


I may know the word 
belki kelimeyi biliyorum
but not say it 
ama söylemiyorum
I may know the truth 
belki gerçeği biliyorum
but not face 
ama yüzleşmiyorum

I may hear a sound 
belki bir ses duyuyorum
a whisper, sacred & profound 
bir fısıltı, kutsal ve derin
but turn my head 
ama başımı çevirmiyorum
indifferent 
kaygısız

I may know the word 
belki kelimeyi biliyorum
but not say it 
ama söylemiyorum
I may love the fruit 
meyveyi sevebilirim
but not taste it 
ama tatmıyorum
I may know the way 
belki yolunu biliyorum
to comfort & to soothe 
rahatlatmanın ve sakinleştirmenin
a worried face 
endişeli bir yüzü
but fold my hands 
kollarımı kavuşturoyum
indifferent 
kaygısız

If I'm on my knees 
eğer dizlerimin üstündeysem
I'm begging now 
yalvarıyorsam şimdi
if I'm on my knees 
eğer dizlerimin üstündeysem
groping in the dark 
karanlıkta kekeliyorsam
I'd be praying for deliverance 
kurtuluş için dua ederdim
from the night into the day 
geceden gündüze
but it's all gray here 
ama burası tamamen gri
it's all gray to me 
bana göre gri

I may know the word 
belki kelimeyi biliyorum
but not say it 
ama söylemiyorum
this may be the time 
bu zamanı olabilir
but I might waste it 
ama onu harcayabilirim
this may be the hour 
bu saati olabilir
something move me 
Bir şey beni harekete geçirsin
someone prove me wrong 
birisi hatalı olduğumu ispatlasın
before night comes 
gece gelmeden önce
with indifference 
kaygısızlıkla

If I'm on my knees 
eğer dizlerimin üstündeysem
I'm begging now 
yalvarıyorsam şimdi
if I'm on my knees 
eğer dizlerimin üstündeysem
groping in the dark 
karanlıkta kekeliyorsam
I'd be praying for deliverance 
kurtuluş için dua ederdim
from the night into the day 
geceden gündüze
but it's all gray here 
ama burası tamamen gri
it's all gray to me 
bana göre gri 

I recognize the walls inside 
içimdeki duvarları tanıyorum
I recognize them all 
hepsini tanıyorum
I've paced between them 
aralarından yürüdüm
chasing demons down 
şeytanları kovalarken
until they fall 
onlar düşene kadar
in fitful sleep 
uykuya
enough to keep their strength 
güçlerini toplamalarına yetecek kadar
enough to crawl 
sürünmeye yetecek kadar
into my head 
kafamın içine
with tangled threads 
karışmış tehditlerle
they riddle me to solve 
çözümlemem için beni delik deşik ediyorlar

Again & again & again 
tekrar ve tekrar ve tekrar 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

50 Cent - My Life (ft. Eminem & Adam Levine) (Türkçe Çeviri) (Dinle)



Adam Levine (Nakarat) :
Benim hayatım,Benim hayatım
Kaçıp gitmek istememi sağlıyor,
Ama gidebileceğim hiç bir yer yok,hiçbir yer..
Çok fazla karışıklık var,Bu sanki bir ilüzyon gibi
Sanki bir film gibi gidecek yerim yok.
Kaçıp saklanacağım hiç biryer yok..
Farketmez ne kadar zor olsada deniyorum..
 
50 Cent (Verse 1) :
Yeahh Op..Pis bir adamdan pis zengin bir adama dönüştüm
Adamım duygular değişir yani asla bir fahişeye güvenemem
Zencileri TV ye çıkarmayı denedim,
Onlar alt üst ettiler ve tükürdüler..
Tam yüzümde,Game and Buck,ikiside penise dil attılar,
Şimdi onları duyduğunda bu kulağa diğer boklar gibi gelebilir
Çünkü ben artık yazmıyorum,Onlar hitler üretemiyorlar,
Mükemmellikten çok uzağım,öğrendiğim çok ders var
Eğer para tüm kötülüklerin anası ise bunu duymuştum..
Ne yapmam gerekirse onu yapıyorum
Ben bir yazarım,ben bir dövüşçüyüm,ben girişimci bir iş adamıyım
Yeni çaylak manevralarımı izle..Bu senin için ne ?
Bu parça içki katarak yaptığım..Bu basitten daha iyi
Bu benim Recovery'im,benim geri dönüşüm...
 
Adam Levine (Nakarat) :
Benim hayatım,Benim hayatım
Kaçıp gitmek istememi sağlıyor,
Ama gidebileceğim hiç bir yer yok,hiçbir yer..
Çok fazla karışıklık var,Bu sanki bir ilüzyon gibi
Sanki bir film gibi gidecek yerim yok.
Kaçıp saklanacağım hiç biryer yok..
Farketmez ne kadar zor olsada deniyorum..
 
Eminem Verse :
Sen dedikodunu yapıp kendi kadehinden yudumlarken,
Ben boktan barakalarda oturup bıçağımı biliyordum..
Birkaç intikam şerbeti yudumlanıyor..
Tat alma duyularım bu Spaghettiyi püskürtmeye hazır,
Ya da bu Spaghettiyi-bile mi demeliydim ?
Sanırım sen siktiğimin köftelerini unutmaya devam ediyorsun..
Bitirdiğimi düşündü,orospu çocuğu bu sadece başlangıç.
Tekrar başının etini yiyor,tam bir pezevenk
Siktir..Kimi rencide ediyor ?
Senin vokal kortunda bağıracak ve onlara sahip olacak,
Fahişeler beni prize taktı siktiğimin duvarı 3000 volt elektrik ile..
Şimdi diğerlerini al ve onları çöpe at sonra da şunun tüylerini yol
Orospu çocuklarının her biri senin göz çukurlarının içinde
Çünkü sonunda onları görebildiğini düşünmüştüm lanet olası
Bu sana sesini ayarlamayı öğretecek senin saksoların benim için bir seçenek..
Kanımı koydum, terim ve gözyaşlarım bu bokun içinde
Sikiyim sakinleşiyorum, sonunda tekrar bana bahis oynadığın için pişman olacaksın
Her dakika yakalanacakmışım gibi hissettirir,
Evet, yine oluyor
Aynı olan lanet herkesin hakkında düşündüğüm bu fahişe kadar oldukları, ama 50 !
Çünkü bütün bildiğim bu, bu gitmemin neden çok zor olduğunun sebebi
Tanrı 'nın üstüne yemin ederim ki herkesin bildiğinden daha fazla kalbimi ve ruhumu bunun içine koydum
Ben sıkıştım, bu yüzden bütün yaptığım rap, ama her zaman rap yapınca daha fazla sıkıştım
Ve kendi rap doğrum bu hayalin içinde, oh oh, sanırım bu hayal sarılınacak şey
Bu bir kısır döngü gibi, hayatım krizde
Tanrım, ben yapmışım gibi bu bokun çıkageleceğini nasıl bilebilirdim ki?
Tekrar psikopat oluyormuşum gibi hissettiriyor,
Ve sadece çılgına dönebilirdim,Lanet olsun !!!
Neredeyse Recovery albümünü hiç yapmamış olmayı diliyorum,çocuklar
Çünkü bu çemberin içinde koşturuyorum yanımda...
 
Adam Levine (Nakarat) :
Benim hayatım,Benim hayatım
Kaçıp gitmek istememi sağlıyor,
Ama gidebileceğim hiç bir yer yok,hiçbir yer..
Çok fazla karışıklık var,Bu sanki bir ilüzyon gibi
Sanki bir film gibi gidecek yerim yok.
Kaçıp saklanacağım hiç biryer yok..
Farketmez ne kadar zor olsada deniyorum..
 
50 Cent (Verse 2) :
Çocukluğumdan beri bu kadar sikik şaşkınlık yaşamadım
40 milyon civarında kaset sattım, insanlar ne yaptığımı unuttu.
Belki bu benim için, belki
Bekli sözde çılgına dönmem gerekirdi
Belki bunu sabahın üçünde Shady gibi yaparım
Psikopat katil, Michael Myers (katil karakteri),
Ateşliyim çakmak gibi,
Tryna aynı klasik söyler, kıçına tekmeyi yedi
.Şerefsiz adam, başını bir plastiğin içine sar
Amcık,tabutunu seç, kurtçuklarla kir şekerlemesi
Bu trajik, bu üzücü bu
Asla bitmeyecek, şimdi biz tekrar bir numarayız
Yüzündeki o asık ifade ile ve kalbin nefretle dolu
Kabul et, Saygı göster
Bu, Tanrı 'nın akciğerlerdeki hava gibi bana verdiği bir hediyeve bununla beraber bütün kahrolası şeyler..
 
Adam Levine (Nakarat) :
Benim hayatım,Benim hayatım
Kaçıp gitmek istememi sağlıyor,
Ama gidebileceğim hiç bir yer yok,hiçbir yer..
Çok fazla karışıklık var,Bu sanki bir ilüzyon gibi
Sanki bir film gibi gidecek yerim yok.
Kaçıp saklanacağım hiç biryer yok..
Farketmez ne kadar zor olsada deniyorum..
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Madonna - Rescue Me (Türkçe Çeviri) (Dinle)


I'm talking, I'm talking 
Konuşuyorum, konuşuyorum 
I believe in the power of love 
Aşkın gücüne inanıyorum 
I'm singing, I'm singing 
Söylüyorum, söylüyorum 
I believe that you can rescue me 
Beni kurtarabileceğine inanıyorum 

With you I'm not a little girl, with you I'm not a man 
Seninle küçük bir kız değilim, seninle bir erkek değilim 
When all the hurt inside of me comes out, you understand 
İçimdeki tüm acılar ortaya çıktığında, beni anlıyorsun 
You see that I'm ferocious, you see that I am weak 
Vahşi olduğumu görüyorsun, güçsüz olduğumu görüyorsun 
You see that I am silly, and pretentious and a freak 
Aptal olduğumu, gösterişçi ve bir ucube olduğumu görüyorsun

But I don't feel too strange for you 
Ama senin için tuhaf hissetmiyorum 
Don't know exactly what you do 
Tam olarak ne yaptığını bilmiyorum 
I think when love is pure you try 
Sanırım aşk saf olduğunda deniyorsun 
To understand the reasons why 
Sebepleri anlamayı
And I prefer this mystery 
Ve bu gizemi tercih ediyorum 
It cancels out my misery 
Üzüntümü götürüyor 
And gives me hope that there could be 
Ve bana umut veriyor beni seven
A person that loves me 
Birinin olabileceğine dair

Rescue me [rescue me, it's hard to believe] 
Kurtar beni [kurtar beni, inanması zor] 
Your love has given me hope 
Aşkın bana ümit verdi 
Rescue me [rescue me, it's hard to believe] 
Kurtar beni [kurtar beni, inanması zor] 
I'm drowning, baby throw out your rope 
Boğuluyorum, bebeğim bana ipini at 

With you I'm not a fascist, can't play you like a toy 
Seninle bir faşist değilim, seninle bir oyuncak gibi oynayamam 
And when I need to dominate, you're not my little boy 
Ve hükmetmeye ne zaman ihtiyacım olsa, benim küçük oğlum değilsin 
You see that I am hungry for a life of understanding 
Hayatı anlamaya ne kadar aç olduğumu görüyorsun 
And you forgive my angry little heart when she's demanding 
Ve ilgi istediğinde benim küçük kızgın kalbimi bağışlıyorsun 
You bring me to my knees while I'm scratching out the eyes 
Bana diz çöktürtüyorsun, gözlerini oyduğum zaman
Of a world I want to conquer, and deliver, and despise 
fethetmek istediğim, teslim ettiğim ve küçük gördüğüm dünyanın
And right while I am kneeling there 
Ve tam orada diz çökerken
I suddenly begin to care 
Aniden endişe etmeye başlıyorum 
And understand that there could be 
Ve anlamaya başlıyorum beni seven
A person that loves me 
Birinin olabileceğini

Love is understanding 
Aşk anlamaktır 
It's hard to believe life can be so demanding 
İnanması zor hayat çok talepkar olabiliyor
I'm sending out an S.O.S. 
Bir yardım çağrısı yolluyorum 
Stop me from drowning baby I'll do the rest 
Boğulmamı durdur bebeğim gerisini ben yapacağım 

Rescue me [rescue me, it's hard to believe] 
Kurtar beni [kurtar beni, inanması zor] 
Your love has given me hope 
Aşkın bana ümit verdi 
Rescue me [rescue me, it's hard to believe] 
Kurtar beni [kurtar beni, inanması zor] 
I'm drowning, baby throw out your rope 
Boğuluyorum, bebeğim bana ipini at 

Ooh ahh, ooh ahh, love is understanding 
Aşk anlamaktır 
Ooh ahh, ooh ahh, love is understanding 
Aşk anlamaktır 

It's not my business to decide 
Karar vermek benim işim değil 
How good you are for me 
Benim için ne kadar iyi olduğuna
How valuable you are 
Ne kadar değerli olduğuna
And what the world can see 
Ve dünyanın ne görebileceğine
Only that you try to understand me 
Sadece beni anlamaya çalışıyorsun
And have the courage to love me for me 
Ve beni ben olduğum için sevecek cesarete sahipsin 

I believe [I believe in the power] 
İnanıyorum [güce inanıyorum ] 
I believe that you can rescue me 
Beni kurtarabileceğine inanıyorum 

I'm singing I believe 
Söylüyorum inanıyorum 
I believe that you can rescue me 
Beni kurtarabileceğine inanıyorum 
I'm singing, I'm singing, I'm singing 
Söylüyorum, söylüyorum, söylüyorum 
I believe that you can rescue me 
Beni kurtarabileceğine inanıyorum 

I'm talking, I'm talking 
Konuşuyorum, konuşuyorum 
I believe in the power of love 
Aşkın gücüne inanıyorum 

I'm singing, I'm singing, I believe 
Söylüyorum, Söylüyorum, inanıyorum
I believe that you can rescue me 
Beni kurtarabileceğine inanıyorum 

Hey hey, hey hey 

R.E.S.C.U.E. me 
K.U.R.T.A.R. beni 
Only you can rescue me 
Sadece sen beni kurtarabilirsin 
Hey hey, hey... 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Carrousel - Le Manque De Place (Türkçe Çeviri) (Dinle)

On va pas manquer d'ambition
Tutkudan yoksun olmayacağız

De hauteur, de suspension
Yücelikten,ara vermekten

Des poings tendus au plafond
Yukarıya kaldırılmış yumruklardan

On en a même d'occasion
kelepir bir tane var bile bizim

On va pas manquer d'émissions
Yayınlardan yoksun olmayacağız

De scandales en sensations
Heyecan uyandıran skandallardan

Des produits en action
Çalışmakta olan ürünlerden

On en a même d'occasion
kelepir bir tane var bile bizim

C'est pas la classe, juste le manque de place
Bu,sınıf değil  sadece yer yokluğudur

Qui nous menace, nous pousse à l'impasse
Bizi tehdit eden,bizi çıkmaz sokağa iten

C'est pas la classe, juste le manque de place
Bu,sınıf değil  sadece yer yokluğudur

Qui nous menace, nous pousse à l'impasse
Bizi tehdit eden,bizi çıkmaz sokağa iten

On va pas manquer de réflections
Mevsimlerin aynalarındaki  yansımalardan

Sur les miroirs des saisons
Yoksun olmayacağız

Du soleil qui tourne en rond
Durmadan dönen güneşten

On en a même d'occasion
kelepir bir tane var bile bizim

On va pas manquer d'illusions
Hayallerden yoksun olmayacağız

De tours du monde en ballon
Balonla dünya turlarından

Des avions à réaction
Jet uçaklarından

On en a même d'occasion
kelepir bir tane var bile bizim

C'est pas la classe, juste le manque de place
Bu,sınıf değil  sadece yer yokluğudur

Qui nous menace, nous pousse à l'impasse
Bizi tehdit eden,bizi çıkmaz sokağa iten

C'est pas la classe, juste le manque de place
Bu,sınıf değil  sadece yer yokluğudur

Qui nous menace, nous pousse à l'impasse
Bizi tehdit eden,bizi çıkmaz sokağa iten

On va pas manquer de gazon
Çimenden yoksun olmayacağız

De piscines devant la maison
Evin önündeki havuzlardan

Des dimanches chez Tonton
Amcanın evindeki Pazar günlerinden

On en a même d'occasion
kelepir bir tane var bile bizim

On va pas manque de poumon
Akciğerlerden yoksun olmayacağız

De trophées de natation
Yüzme madalyalarından

Des champions en crampons
Kramponlu şampiyonlardan

On en a même d'occasion
kelepir bir tane var bile bizim

C'est pas la classe, juste le manque de place
Bu,sınıf değil  sadece yer yokluğudur

Qui nous menace, nous pousse à l'impasse
Bizi tehdit eden,bizi çıkmaz sokağa iten

C'est pas la classe, juste le manque de place
Bu,sınıf değil  sadece yer yokluğudur

Qui nous menace, nous pousse à l'impasse
Bizi tehdit eden,bizi çıkmaz sokağa iten
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Alcest - Là Où Naissent Les Couleurs Nouvelles (Türkçe Çeviri) (Dinle)


J'ai toujours vécu ici pourtant
Ben hep burada yaşadım ama

Tel un étranger errant
Başıboş bir serseri gibi

Sur cette terre, esseulé,
Yüz üstü bırakılmış şu topraklarda

En perpétuel détachment,
Sürekli kopma halinde

J'entends en moi l'appel d'un autre univers
Qui résonne amèrement.

İçimde acı acı çınlayan başka bir evrenin
Çağrısını duyuyorum

Les yeux rivés vers le ciel,
Gökyüzüne perçinlenmiş gözlerimle

Portant le fardeau de mon corps,
Vücudumun yükünü taşıyarak

Je perçois ma demeure
Bulutlarda kaybolmuş

Perdue dans le nuées.
Evimi hissediyorum

Trop de pesanteur ici, de bras obstinés
Burada çok fazla ağırlık,kaçamak üzere olan
 
Retenant les esprits voyageurs
Gezici ruhları tutan

Sur le point de s'échapper.
Çok fazla inatçı kol var

D'ici bas je perçois ma demeure,
Buradan,aşağıdan evimi, 

Ses prairies éternelles
Bulutlarda kaybolmuş

Perdues dans les nuées.
Uçsuz bucaksız çayırlarını hissediyorum

Là où naissent les couleurs nouvelles,
Orada,yeni renklerin doğduğu yerde

Là où coeur et mon âme sont restés.
Orada kalbimin ve ruhumun kaldığı yerde
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Slavi Trifonov - Edinstveni (Feat.Sofi Marinova) (Türkçe Çeviri) (Dinle)



Slavi:
Shte te gledam dokato ochite izgoriat
Gözlerim yanıp kül oluncaya kadar sana bakacağım

Shte se molia da nameria pat prez nishtoto
Bir boşluk içinde yolumu bulmak için dua edeceğim

I shte chakam dajdovete da te zalichat,
Ve yağmurlar seni silinceye kadar bekleyeceğim

Kato prelisten mig.
Katlanmış sayfalar gibi

Sofi:
Za otminali vaprosi otgovor neshta,
Geçmişle ilgili sorulara cevap aramıyorum

Za kakvo da znam da me boli ne stiga li,
Neden bilmem gereksin ki benim derdim yetmez mi 

Moje niakoi drug jivot za nas da se rodi,
Belki bizim için başka bir hayat olacak

ala prechisteni.
Ama bu sefer(biz)arınmış(olacağız)

Slavi:
Shte se lajesh che tseluva po-dobre ot men,
O,benden daha iyi öper diye kendine yalan söyleyeceksin

Shte te gali s moite ratse edinstveni
O sana,sadece benim ellerimle dokunur

I shte chakash niakoi spomen da ti donese
Ve sen onun,mahvolmuş bir hatırayı sana geri 

Pri teb pogubeni.
getirmesini bekleyeceksin

Slavi ve Sofi:

Shte se lajesh che tseluva po-dobre ot men,
O,benden daha iyi öper diye kendine yalan söyleyeceksin

Shte te gali s moite ratse edinstveni
O sana,sadece benim ellerimle dokunur

I shte chakash niakoi spomen da ti donese
Ve sen onun,mahvolmuş bir hatırayı sana geri 

Pri teb pogubeni.
getirmesini bekleyeceksin

Sofi:
Na salzite tvoi veche az obarnah grab,
Gözyaşlarına sırtımı çevirdim

I tarsi me v hiliadi ochi izmameni,
Binlerce aldatılmış göz içinde beni ara

A kogato te nameri sledvashta liubov
Ve müstakbel aşkın seni bulunca

Ti razkaji za men.
Ona beni anlat

Slavi:
Razkaji i za valshebnite ni svetove,
Birbirimiz için dudaklarımızdan boyanmış olan

Narisuvani edin za drug ot ustnite,
bizim büyülü dünyalarımızı anlat ona

Razkaji i kak zaspivashe kato dete,
Bir çocuk gibi,benimle yüz yüze uykuya daldığını

S mene litse v litse. 
Söyle ona

Slavi:
Shte se lajesh che tseluva po-dobre ot men,
O,benden daha iyi öper diye kendine yalan söyleyeceksin

Shte te gali s moite ratse edinstveni
O sana,sadece benim ellerimle dokunur

I shte chakash niakoi spomen da ti donese
Ve sen onun,mahvolmuş bir hatırayı sana geri 

Pri teb pogubeni.
getirmesini bekleyeceksin

Slavi ve Sofi:
Shte se lajesh che tseluva po-dobre ot men,
O,benden daha iyi öper diye kendine yalan söyleyeceksin

Shte te gali s moite ratse edinstveni
O sana,sadece benim ellerimle dokunur

I shte chakash niakoi spomen da ti donese
Ve sen onun,mahvolmuş bir hatırayı sana geri 

Pri teb pogubeni.
getirmesini bekleyeceksin
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Solange - Losing You (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum
We use to kiss all night but now it’s just no use
eskiden bütün gece öpüşürdük ama şimdi faydası yok
I don’t know why I fight it, clearly we are through
bununla niye mücadele ettiğimi bilmiyorum, açıkçası biz ayrıldık
Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum
 
I knew you waiting for the rest that you can't get from me
benden alamadığın diğer şeyleri beklediğini biliyordum
Just chew me good and baby i'll give you the rest of me
sadece beni iyi sindir ve bebek sana geri kalanımı vereceğim
I'm not the one that you should be making your enemy
ben düşmanın yapman gereken kişi değilim
I'm not the one that you should be making your enemy
ben düşmanın yapman gereken kişi değilim
 
Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum
We use to kiss all night but now it’s just no use
eskiden bütün gece öpüşürdük ama şimdi faydası yok
I don’t know why I fight it, clearly we are through
bununla niye mücadele ettiğimi bilmiyorum, açıkçası biz ayrıldık
Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum
 
There's something I know you taking it away from me
Birşey var biliyorum onu benden koparıyorsun
I gave you everything and now there's nothing left for me
sana herşeyi verdim ve şimdi bana hiçbirşey kalmadı
I'm not the one that you should be making your enemy
ben düşmanın yapman gereken kişi değilim
I'm not the one that you should be making your enemy
ben düşmanın yapman gereken kişi değilim
 
Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum
We use to kiss all night but now it’s just no use
eskiden bütün gece öpüşürdük ama şimdi faydası yok
I don’t know why I fight it, clearly we are through
bununla niye mücadele ettiğimi bilmiyorum, açıkçası biz ayrıldık
Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum
 
Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum
We use to kiss all night but now it’s just no use
eskiden bütün gece öpüşürdük ama şimdi faydası yok
I don’t know why I fight it, clearly we are through
bununla niye mücadele ettiğimi bilmiyorum, açıkçası biz ayrıldık
Tell me the truth boy, am I losing you for good
bana gerçeği söyle oğlum, seni ebediyen kaybediyor muyum 
 
 
 
kaynak: sarkicevirileri.com

The Pretty Reckless - Kill Me (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone.
Her gün yalnız uyanırım

Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone.
Her gün yalnız uyanırım

Let me open up the discussion with
Şu sözle tarışmayı başlatmama izin ver

"I'm not impressed with any mother fucking word I say"
“Söylediğim lanet olası hiç bir sözle etkilenmedim”

See I lied that I cried when he came inside
Bak,o içeriye girdiğinde ağladım diye yalan söyledim

And now I'm burning a Highway to hades
Ve şimdi cehenneme giden bir otoyolda yanıyorum

Shut the fuck up when I'm trying to think
Ben düşünmeye çalıştığım zaman kapa çeneni

I gotta keep my concentration
Konsantrasyonumu korumak zorundayım
 
Give me one more drink
Bana bir içki daha ver

And then I'll try to remember all the advice 
Ve sonra kutsal kitabımın bana verdiği bütün tavsiyeleri

that my good book told me
bütün kayıp ruhların sözlerini

And all the lost souls says
hatırlamaya çalışacağım

Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone
Her gün yalnız uyanırım

(Kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Oh, get me out of the sun
Oh,beni güneşten uzaklaştır

Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone
Her gün yalnız uyanırım

(Kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Someone get me out of the sun
Birisi beni güneşten uzaklaştırsın

Drugs,bars 
Uyuşturucu,barlar

Backseats of cars
Arabaların arka koltukları

Blowing boys
Esrar içen delikanlılar

What a boring life I've led so far
Bir yere kadar öncülük ettiğim ne sıkıcı bir hayat

Just a prime thirteen when I rode this machine
Bu makinayı sürdüğümde daha henüz 13 yaşındaydım(1)

Tried to keep my body dirty and my eyes closed and clean
Vücudumu kirli,gözlerimi kapalı ve temiz tutmaya çalıştım

So with a wink and a smile and a vial of meth
Böyle bir göz kırpması,bir gülümseme ve bir şişe kristal meth ile(2)

I took his hand and we walked through the shadow of dead
Onun elini tuttum ve bir uçtan bir uca ölümün gölgesinden geçtik

And then I try to remember all the advice
Ve sonra öğretmenimin bana söylediği bütün tavsiyeleri

That my teacher told me
ve tüm kayıp ruhların söylediklerini

And all the lost souls says
Hatırlamaya çalışıyorum

Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone
Her gün yalnız uyanırım

(Kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Oh, get me out of the sun
Oh,beni güneşten uzaklaştır

Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone
Her gün yalnız uyanırım

(Kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Oh, get me out of the sun
Oh,beni güneşten uzaklaştır

Someone get me out of the sun
Birisi beni güneşten uzaklaştırsın

Someone get me out of the sun
Birisi beni güneşten uzaklaştırsın

Deep, deeper, deeper inside
Derine,daha derine,içeriye daha derine

Pull the wool nice and tight 
Gözlerinin üstünü örtmesi için

So that it covers your eyes
Yünü güzel ve sıkıca çek

Can't find a God, a love, a Jesus, a father
Bir Tanrı,bir aşk,bir İsa,bir baba bulamıyorum

I don't even care that much 
Bunu fazla önemsemiyorum bile

So why do I even bother? 
Bu yüzden neden canımı da sıkayım ?

So let me just end as I was gonna begin.
Bu yüzden sadece başlayacağım gibi bitirmeme izin ver

Don't waste your time waiting 
Bekleyerek zamanını boşa harcama

Cause I'm going back in
Çünkü ben geri gidiyorum

Now if I could just remember
Şimdi keşke sadece,annemin bana söylediği 

all the advice that my mother told me.
bütün tavsiyeleri ve tüm kayıp ruhların

and all the lost souls says
Söylediklerini hatırlayabilseydim

Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone
Her gün yalnız uyanırım

(Kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Oh, get me out of the sun
Oh,beni güneşten uzaklaştır

Every day I wake up
Her gün uyanırım

Every day I wake up alone
Her gün yalnız uyanırım

(Kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Oh, get me out of the sun
Oh,beni güneşten uzaklaştır

Just get me out of the sun
Sadece beni güneşten uzaklaştır

(kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Someone get me out of the sun
Birisi beni güneşten uzaklaştırsın

(kill me just kill me)
(Öldür beni sadece öldür beni)

Someone get me out of the sun
Birisi beni güneşten uzaklaştırsın

1-İlk defa cinsel ilişkiye girdiğinde 13 yaşında olduğunu kastediyor.
2-kristal meth : Uyanıklık, motivasyon sağlayan ve kısa dönemde 
beyin aktivitesini artıran uyarıcı bir madde.Bağımlılık yapar ve zararlıdır.
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Civil Twilight - Human (Türkçe Çeviri) (Dinle)

There’s one way out and one way in
Dışarıya bir tek yol ve içeriye de bir tek  yol var

Back to the beginning
Başa dönmek,

There’s one way back to home again
Tekrar eve,kendimi affedilmiş hissettiğim yere 

To where I feel forgiven
Dönmek için bir tek yol var

What is this I feel, 
Nedir bu hissettiğim

why is it so real
Neden bu kadar gerçek

What am I to say
Ne söylemeliyim 

It’s only love, it’s only pain
Bu sadece aşk,bu sadece ızdırap

It’s only fear, that runs through my veins
Bu,sadece damarlarımda dolaşan korkudur

It’s all the things you can’t explain
Bu,bizi insan yapan 

That make us human
Açıklayamadığın herşeydir

I am just an image of something so much greater
Ben sadece,çok daha büyük bir şeyin görüntüsüyüm

I am just a picture frame, 
Ben sadece bir resim çerçevesiyim

I am not the painter
Ressam ben değilim

Where do I begin, 
Nerede başlarım

Can I shed this skin
Bu deriyi değiştirebilir miyim

What is this I feel within
İçerisinde hissettiğim nedir

It’s only love, it’s only pain
Bu sadece aşk,bu sadece ızdırap

It’s only fear that runs through my veins
Bu,sadece damarlarımda dolaşan korkudur

It’s all the things you can’t explain
Bu,bizi insan yapan 

That make us human
Açıklayamadığın herşeydir

It's only love, it's only pain
Bu sadece aşk,bu sadece ızdırap

It's only fear that runs through my veins
Bu,sadece damarlarımda dolaşan korkudur

It's all the things you can't explain
Bu,bizi insan yapan 

That make us human
Açıklayamadığın herşeydir
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Dany Brillant - Dieu (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Dieu, écoute ma prière
Tanrım,duamı kabul et

Donne-moi, je t'en prie, donne-moi
Kalbimi ısıtmak için bana güneş ver

Du soleil pour réchauffer mon cœur
Ver bana,sana yalvarıyorum,ver bana

Pour calmer ma douleur
Acımı ve sıkıntılarımı 

Et mes angoisses, j'ai besoin de toi
Gidermek için sana ihtiyacım var

Dieu, faut-il que l'on abuse de ton nom, 
Tanrım, senin adının kötüye kullanılması mı gerekiyor ?

qu'on se serve de toi
Senin kullanılman mı gerekiyor

que des gens que tu ne connais pas
Tanımadığın insanların:”Tanrı bunu söyledi

Disent: Dieu a dit ça,il faut le faire
yapmak lazım” demeleri mi gerekiyor

je ne les crois pas
Ben o insanlara inanmıyorum

Dieu, pour moi tu es un autre
Tanrım,benim için sen bir başkasın

Tu n'es ce qu'on veut que tu sois
Sen sadece olmanı istediğimiz şeysin

Tu me donnes la force et la foi
Genellikle kendimi kaybettiğim zaman

Quand souvent je me noie
Bana güç ve inanç veriyorsun

Et que je tombe, tu me relève, Dieu
Ve ben düşünce, beni kaldırırsın Tanrım

je ne vois pas ton visage
Ben senin yüzünü görmüyorum

j'aimerais que tu viennes ici bas
Bizimle konuşmak ve bize yol göstermek için

Nous parler et nous montrer la voie
Buraya,aşağıya gelmeni isterdim

On a besoin de toi, de quelque chose
Bir şeye,sana ihtiyacımız var

Où te caches-tu ? Dieu
Nerede gizleniyorsun Tanrım ?

Dieu, je te cherche et je doute
Tanrım,seni arıyorum ve şüphe ediyorum

Mes amis se passent bien de toi
Arkadaşlarım sana çok önem vermiyorlar

Mais, j'ai en moi, cette petite voix
Ama,benim içimde şu küçük düşünce var

Si tu n'existes pas
Sen olmasan bile

je te reverrais... Dieu
Seni gözümde canlandırırdım…Tanrım 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Philipp Kirkorov - Prosto Podari (Türkçe Çeviri) (Dinle)

Laskovoe solntse mojo v pautine oblachnyh dnej...
Benim tatlı güneşim bulutlu günlerin ağında

Tol'ko kak uvidel ee - stalo i svetlej i teplej!...
Ama onu gördüğüm anda herşey daha aydınlık ve sıcak oldu

Zaigrala v serdtse kapel',
Damlayan bir su kalbimde ses vermeye başladı

I v Dushe prosnulsja aprel'!...
Ve Nisan ayı ruhumda uyandı

I Ljubov', chto doglo spala,
Uzun zamandır uyuyan aşkın

Obrela dva belyh kryla!...
iki beyaz kanadı var

Nakarat:
Prosto podari  mne odin tol'ko vzgljad,
Bana sadece bir bakış ver

I volshebnyj svoj potseluj podari!
Ve sihirli öpücüğünü ver

I ja srazu skazochno stanu bogat,
Ve bir anda inanılmaz derecede zengin olacağım

Bogache, chem vse printsy i vse koroli!
Bütün prens ve krallardan daha zengin !

Prosto podari mne odin tol'ko vzgljad,
Bana sadece bir bakış ver

I volshebnyj svoj potseluj podari!
Ve sihirli öpücüğünü ver

I ja srazu skazochno stanu bogat,
Ve bir anda inanılmaz derecede zengin olacağım

Bogache, chem vse printsy i vse koroli!
Bütün prens ve krallardan dahazengin !

Zapahi tsvetov i vesny dazhe sredi ljutoj zimy...
Sert kışın ortasında ilkbaharın ve çiçeklerin kokusu var

I takie snjatsja mne sny! My odin, odin tol'ko my...
Ve şöyle  hayaller görürüm :Baş başayız,sadece baş başa

Ne otdam tebja nikomu! Vyzovu ves' mir na vojnu!
Seni hiç kimseye vermeyeceğim !tüm dünyayı savaşa çağıracağım

I, kogda s pobedoj vernus',
Ve zaferle döndüğüm zaman

V volosy tvoi okunus'!...
Kalbine gireceğim

nakarat:
Prosto podari  mne odin tol'ko vzgljad,
Bana sadece bir bakış ver

I volshebnyj svoj potseluj podari!
Ve sihirli öpücüğünü ver

I ja srazu skazochno stanu bogat,
Ve bir anda inanılmaz derecede zengin olacağım

Bogache, chem vse printsy i vse koroli!
Bütün prens ve krallardan dahazengin !

Prosto podari mne odin tol'ko vzgljad,
Bana sadece bir bakış ver

I volshebnyj svoj potseluj podari!
Ve sihirli öpücüğünü ver

I ja srazu skazochno stanu bogat,
Ve bir anda inanılmaz derecede zengin olacağım

Bogache, chem vse printsy i vse koroli!
Bütün prens ve krallardan dahazengin !
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Bruno Mars - Locked Out Of Heaven (Türkçe Çeviri) (Dinle)


One, two, one, two, three 
Bir, iki, bir, iki, üç 

Oh yeah yeah 
Oh evet evet 
Oh yeah yeah yeah 
Oh evet evet 
Ooh! 
Oh yeah yeah 
Oh evet evet 
Oh yeah yeah yeah 
Oh evet evet 
Ooh! 

Never had much faith in love or miracles 
Hiçbir zaman aşka veya mucizelere bu kadar çok inanmamıştım 
Never wanna put my heart on deny 
Asla kalbimi inkarda bırakmak istemem
But swimming in your world is something spiritual 
Ama senin dünyanda yüzmek ruhani birşey
I'm gonna get every time you spank the night 
Her seferinde seni elde ettiğimde geceye şaplak atacağım 

Cause your sex takes me to paradise 
Çünkü senin seksin beni cennete götürüyor 
Yeah your sex takes me to paradise 
Evet seksin beni cennete götürüyor 
And it shows, yeah, yeah, yeah 
Ve belli oluyor, evet, evet, evet 
Cause you make feel like, I've been locked out of heaven 
Çünkü sen bana, cennettin kapısında bırakılmışım gibi hissettiriyorsun 
For too long, for too long 
Çok uzun bir süredir ,çok uzun bir süredir 
Yeah you make feel like, I've been locked out of heaven 
Evet sen bana, cennettin kapısında bırakılmışım gibi hissettiriyorsun 
For too long, for too long 
Çok uzun bir süredir ,çok uzun bir süredir

Oh yeah yeah yeah 
Oh evet, evet, evet 
Ooh! 
Oh yeah yeah 
Oh evet, evet 
Oh yeah yeah yeah 
Oh evet, evet, evet 
Ooh! 

You bring me to my knees 
Beni dize getiriyorsun 
You make me testify 
Bana itiraf ettiriyorsun

You can make simian change his ways 
Şeytana pabucunu ters giydiriyorsun
Open up your gates cause I can't wait to see the light 
Kapılarını aç çünkü ışığı görmek için sabırsızlanıyorum
And right there is where I wanna stay 
Ve tam orası kalmak istediğim yer

Cause your sex takes me to paradise 
Çünkü senin seksin beni cennete götürüyor 
Yeah your sex takes me to paradise 
Evet seksin beni cennete götürüyor 
And it shows, yeah, yeah, yeah 
Ve bu belli oluyor, evet, evet, evet 
Cause you make feel like, I've been locked out of heaven 
Çünkü sen bana, cennettin kapısında bırakılmışım gibi hissettiriyorsun 
For too long, for too long 
Çok uzun bir süredir ,çok uzun bir süredir 
Yeah you make feel like, I've been locked out of heaven 
Evet sen bana, cennettin kapısında bırakılmışım gibi hissettiriyorsun 
For too long, for too long 
Çok uzun bir süredir ,çok uzun bir süredir 

Oh oh oh oh, yeah, yeah, yeah 
Oh oh oh oh oh evet, evet, evet 
Can't I just stay here 
Sadece burada kalamam mı
Spend the rest of my days here 
Kalan günlerimi burada harcayamam mı 
Oh oh oh oh, yeah, yeah, yeah 
Oh oh oh oh evet, evet, evet 
Can't I just stay here 
Sadece burada kalamam mı
Spend the rest of my days here 
Kalan günlerimi burada harcayamam mı

Cause you make feel like, I've been locked out of heaven 
Çünkü sen bana, cennettin kapısında bırakılmışım gibi hissettiriyorsun 
For too long, for too long 
Çok uzun bir süredir ,çok uzun bir süredir 
Yeah you make feel like, I've been locked out of heaven 
Evet sen bana, cennettin kapısında bırakılmışım gibi hissettiriyorsun 
For too long, for too long 
Çok uzun bir süredir ,çok uzun bir süredir
Oh yeah yeah 
Oh evet evet

Oh yeah yeah yeah
Oh evet evet evet 
Ooh! 
Oh yeah yeah 
Oh evet evet 
Oh yeah yeah yeah 
Oh evet evet evet 
Ooh! 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Black Keys - Lonely Boy (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Well I'm so above you
senin çok üstündeyim
And it's plain to see
ve net görülüyor
But I came to love you anyway
ama yine de seni sevmeye geldim
So you tore my heart out
böylece kalbimi parçaladın
And I don't mind bleeding
ve kanamasına aldırış etmem
Any old time to keep me waiting
beni bekletmeye devam eden herhangi eski bir zamanda
Waiting, waiting
bekletmeye, bekletmeye

Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var
Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var
I'm a lonely boy
ben yalnız bir oğlanım
I'm a lonely boy
ben yalnız bir oğlanım
Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var

Well your mama kept you but your daddy love you
annen seni sakladı ama baban seni sevdi
And I should've done you just the same
sana tam da aynısını yapmalıydım
But I came to love you
ama seni sevmeye geldim
Any old time you keep me waiting
beni bekletmeye devam eden herhangi eski bir zamanda
Waiting, waiting
bekletmeye, bekletmeye

Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var
Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var
I'm a lonely boy
ben yalnız bir oğlanım
I'm a lonely boy
ben yalnız bir oğlanım
Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var

 Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var
Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var
I'm a lonely boy
ben yalnız bir oğlanım
I'm a lonely boy
ben yalnız bir oğlanım
Oh, oh-oh I got a love that keeps me waiting
oh, oh-oh beni bekletmeye devam eden bir aşkım var
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Example - Natural Disaster (Türkçe Çeviri) (Dinle)


My friends say think of the bad things
arkadaşlarım kötü şeyleri düşün diyor
My friends say think of the fights
arkadaşlarım kavgaları düşün diyor
And then it should be easier to walk away
ve sonrasında yürüyüp gitmek daha kolay olmalı
No more sleepless nights
daha fazla uykusuz geceye hayır
And even though I don't need you
ve sana ihtiyacım bile olmadığını düşününce
You're clearly the best thing that happened to me
açıkca başıma gelen en iyi şeysin
We should be happy ever after, happiness and laughter
sonsuza dek mutlu olmalıyız, mutluluk ve kahkaha
What a natural disaster!
Ne doğal felaket ama!
 
Need to tell myself I don't care
kendime umursamadığımı söylemem gerek
Need to tell myself you're not there
kendime orada olmadığını söylemem gerek
Need to tell myself I don't care
kendime umursamadığımı söylemem gerek
Need to tell myself you're not there
kendime orada olmadığını söylemem gerek
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air...
biraz havaya ihtiyacım var...
 
The way I'm feelin', I just don't care!
Bu hissettiğimi, umursamıyorum!
 
And even though I don't need you
ve sana ihtiyacım bile olmadığını düşününce
You're clearly the best thing that happened to me
açıkca başıma gelen en iyi şeysin
We should be happy ever after, happiness and laughter
sonsuza dek mutlu olmalıyız, mutluluk ve kahkaha
What a natural disaster!
Ne doğal felaket ama!
 
Don't take you for a fool – never
seni aptal yerine koymuyorum - asla
We've been floatin' down a one way river
tek yönlü bir nehirde sürükleniyorduk
No way back, can't paddle upstream
geri dönüş yoktu, akıntıya karşı kürek çekemiyoruz
I suppose I had a f-ed up dream
sanırım hayal ile doldum
Had enough of you, had enough of me
sana doydum, bana doydum
What can I say, I'm in a one man team
ne diyebilirim, ben tek kişilik bir ekipteyim
Schemin' dreamin', wheeler dealin', feelin' strange
tasarlarken hayal kurarken dümeni döndürürken tuhaf hissederken
I'm in love with the scene
ben bu sahneye aşığım
General Malice, seminal talent
genel kötülük, temel yetenek

Too many brain cells chemical imbalance
çok fazla beyin hücresi kimyasal dengesizlik
One day soon I'll get it all examined
yakında bir gün onlara baktıracağım
'Til then I'm goin' on big talent
o zamana kadar büyük yeteneğe gidiyorum
We write the future, new ruler
biz geleceği yazıyoruz, yeni hükümdar
Too cool now, well it don't suit ya
çok havalı şimdi, eh bu sana yakışmıyor
This is Starship Troopers living on a whole other planet
bu tamamen başka bir gezegende yaşayan yıldız şavaşları gemisi
Reboot computer [x6]
bilgisayarı yeniden başlat
 
Need to tell myself I don't care

Need to tell myself I don't care
kendime umursamadığımı söylemem gerek
Need to tell myself you're not there
kendime orada olmadığını söylemem gerek
Need to tell myself I don't care
kendime umursamadığımı söylemem gerek
Need to tell myself you're not there
kendime orada olmadığını söylemem gerek
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air, need some space
biraz havaya ihtiyacım var, biraz alana
Need some air...
biraz havaya ihtiyacım var...
 
The way I'm feelin', I just don't care!
 Bu hissettiğimi, umursamıyorum!

And even though I don't need you
ve sana ihtiyacım bile olmadığını düşününce
You're clearly the best thing that happened to me
açıkca başıma gelen en iyi şeysin
We should be happy ever after, happiness and laughter
sonsuza dek mutlu olmalıyız, mutluluk ve kahkaha
What a natural disaster!
Ne doğal felaket ama!
 
You're far too good for me
sen benim için fazla iyisin
I said you're far too good for me
dedim ki sen benim için fazla iyisin
We should be happy ever after, happiness and laughter
bundan sonra mutlu olmalıyız, mutluluk ve kahkaha
What a natural disaster!
Ne doğal felaket ama!

We should be happy ever after, happiness and laughter
bundan sonra mutlu olmalıyız, mutluluk ve kahkaha
What a natural disaster!
Ne doğal felaket ama! 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Borgore - Decisions (Feat.Miley Cyrus) (Türkçe Çeviri) (Dinle)

Decisions, but I want it all 
Kararlar,ama ben hepsini istiyorum 

So I get it all
Bu nedenle hepsini alıyorum

I wanna eat the whole cake
Bütün keki yemek istiyorum

I'm not sharing, I'm not sharing
Paylaşmıyorum,paylaşmıyorum

You should have learned how to bake
Nasıl pişirildiğini öğrenmeliydin

Yes I want it all so I get it all
Evet hepsini istiyorum bu nedenle hepsini alıyorum

I wanna eat the whole cake
Bütün keki yemek istiyorum

I'm not sharing, I'm not sharing
Paylaşmıyorum,paylaşmıyorum

You should have learned bitches love cake!
Fahişelerin kek sevdiğini öğrenmeliydin !

Decisions, between a family or a porn star
Kararlar,bir aile ya da porno yıldızı arasında

Humble life or sports car
Mütevazi bir hayat ya da spor arabalar

Live it or die,whole bar
Yaşa ya da öl tamamen barda

Headache for my management, gossip columns resident
Dedikodu sütunları sakini*yönetimim  için bir başağrısı

Your mom and dad might hate me 
Annen ve baban benden nefret edebilirler

But in 5 years I'm the president
Ama 5 yıl içinde ben cumhurbaşkanıyım

I wanna girl, I get her. 
Bir kız istiyorum,onu elde ediyorum

And I get her friend
Ve onun arkadaşını da elde ediyorum

Five girls singing in my bedroom, 
Beş kız yatak odamda şarkı söylüyor

start my own band
Kendi grubumu harekete geçiriyorum

They love me in my peak, 
Onlar beni zirvedeyken seviyorlar

But this love is fake
Ama bu aşk sahte

Everyday's my birthday, 
Hergü benim doğum günüm

cause bitches love cake
Çünkü fahişeler kek sever

*Gazetelerin dedikodu sütunlarında,
magazin köşelerinde sürekli yer aldığı 
için yöneticileri ile başının dertte
olduğunu belirtiyor.
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Muse - Supremacy (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Wake to see
uyan da gör
Your true emancipation is a fantasy
gerçek özgürleşmen bir fantazi
Policies
politikalar
Have risen up and overcome the brave
yükseldi ve kahramanı yendi
 
Greatness dies
büyüklük ölüyor
Unsung and lost, invisible to history
söylenmemiş ve kayıp, tarihe göre gürünmez
Embedded spies
gömülmüş casuslar
Brainwashing our children to be mean
kaba olmaları için çocuklarımızın beyinlerini yıkıyorlar 
 
You don't have long
uzak değilsin
I am on to you
peşindeyim
The time, it has come to destroy
zaman, yoketmeye geldi
 
Your supremacy
üstünlüğünü
Supremacy
üstünlüğü
 
You don't have long
uzak değilsin
I am on to you
peşindeyim
The time, it has come to destroy
zaman, yoketmeye geldi
 
Your supremacy
üstünlüğünü
Supremacy
üstünlüğü
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Fall Out Boy - My Songs Know What You Did In The Dark (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Be careful making wishes in the dark
karanlıkta dilek tutarken dikkatli ol
Can't be sure when they've hit their mark
ne zaman hedefe ulaşacaklarından emin olamazsın
And besides in the meantime I'm just dreaming of tearing you apart
ve zateb aynı anda ben seni paramparça ettiğimi hayal ediyorum
Im in the details with the devil
ben şeytanla birlikte detaylardayım
So now the world can never get me on my level
böylece dünya asla benim seviyemde beni ele geçiremez
I just got to get you out of the cage
seni kafesten çıkarmam gerek
Im a young lovers rage
ben genç bir aşığın öfkesiyim
Gonna need a spark to ignite
tutuşmam için bir kıvılcıma ihtiyacım olacak
My songs know what you did in the dark
şarkılarım karanlıkta ne yaptığınızı biliyor
 
So light em up, light em up, light em up
öyleyse aydınlat onları, aydınlat onları, aydınlat onları
I'm on fire
yanıyorum
So light em up, light em up, light em up
öyleyse aydınlat onları, aydınlat onları, aydınlat onları
I'm on fire
yanıyorum
 
(in the dark, in the dark)
(karanlıkta, karanlıkta)
 
All the writers keep writing what they write
tüm yazarlar yazdıklarını yazmaya devam ediyor
Somewhere another pretty vein just dies
bir yerde bir başka güzel damar ölüyor 
I've got the scars from tomorrow and I wish you could see
yarından yaralarım var ve keşke görebilseydin
That you're the antidote to everything except for me
ben hariç herşeyin panzehirinin sen olduğunu
A constellation of tears on your lashes
kirpiklerinde gözyaşlarından bir takımyıldız
Burn everything you love
sevdiğin herşeyi yakıyor
Then burn the ashes
sonra külleri yakıyor
In the end everything collides
sonunda herşey çatışır
My childhood spat back the monster that you see
çocukluğum gördüğün canavardan kaçar
My songs know what you did in the dark
şarkılarım karanlıkta ne yaptığınızı biliyor
 
So light em up, light em up, light em up
öyleyse aydınlat onları, aydınlat onları, aydınlat onları
I'm on fire
yanıyorum
So light em up, light em up, light em up
öyleyse aydınlat onları, aydınlat onları, aydınlat onları
I'm on fire
yanıyorum
 
(in the dark, in the dark)
(karanlıkta, karanlıkta)
 
So light em up, light em up, light em up
öyleyse aydınlat onları, aydınlat onları, aydınlat onları
I'm on fire
yanıyorum
So light em up, light em up, light em up
öyleyse aydınlat onları, aydınlat onları, aydınlat onları
I'm on fire
yanıyorum
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Charlie Winston - I Love Your Smile (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Darling, I hate to see you so angry with the world
Sevgilim,seni topluma karşı böyle öfkeli görmekten nefret ediyorum

If people want a piece of you
Eğer insanlar senden bir parça isterlerse

Then they're missing something for themselves.
O zaman kendileri için bir şey  eksik kalıyor 

Maybe it's selfish of me to look at you and say
"Come back to me girl I love and I'll stay.

Belki  sana bakıp “bana dön sevdiğim kız ve ben kalacağım”
demek benim bencilliğim

Coz I love your smile
Çünkü gülümsemeni seviyorum

Yes, I love your smile
Evet gülümsemeni seviyorum

How I love your smile
Gülümsemeni ne kadar seviyorum

More than you know
Bildiğinden daha fazla

Sometimes I might seem cold holding back my sympathies
Bazen sevgimi saklayarak soğuk gibi görünebilirim

For people stories  people tell
insanların anlattığı insan hikayelerine

Can so easily be believed.
Kolayca inanılabilir

The truth gets so distorted when everyone knows best
Herkes en iyisini  bildiği zaman gerçek çok değişir

And sadness tends to find his friends
Ve hüzün,dostlarını bulma eğilimindedir

On the road to righteousness 
Doğruluğa giden yolda

Darling, let's never be a part of that
Sevgilim,asla bunun bir parçası olmayalım

Coz I love your smile
Çünkü gülümsemeni seviyorum

I love your smile
Gülümsemeni seviyorum

Girl,I love your smile
Sevgilim,gülümsemeni seviyorum

More than you know
Bildiğinden daha fazla

I don't know why
Bilmiyorum neden

a laugh is hard to find
Bir gülüşü bulmak zor

could it be all of our fears
Bu,bizim ardımıza sakladığımız

that we hide behind?
bütün korkularımız olabilir mi ?

Like bricks in the wall
Duvardaki tuğlalar gibi

I wanna see them fall down!
Onların düştüklerini görmek istiyorum

Coz I love your smile
Çünkü gülümsemeni seviyorum

Yes, I love your smile
Evet gülümsemeni seviyorum

Girl, I love your smile
Sevgilim,gülümsemeni seviyorum

More than you know
Bildiğinden daha fazla

Hey hey hey
I love your smile
gülümsemeni seviyorum

Girl,I love your smile
Sevgilim,gülümsemeni seviyorum

When I love your smile
Gülümsemeni sevdiğim zaman

More than you know
Bildiğinden daha fazla

Well, I love your smile
Pekala,gülümsemeni seviyorum

Cause I love smile, baby
Çünkü gülümsemeyi seviyorum bebeğim

You know what I mean
Ne demek istediğimi biliyorsun
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Justin Bieber - Just Like Them (Türkçe Çeviri) (Dinle)


I know it's hard but
Zor olduğunu biliyorum ama

Let's go
Haydi gidelim

There's something different in your eyes baby
Gözlerinde farklı bir şey var bebeğim

You can't seem to look into mine lately
Son zamanlarda gözlerime bakıyor gibi görünmüyorsun

Tell me what is on your mind baby
Söyle bana,aklındaki nedir bebeğim

Or I'm gonna assume that something's wrong
Yoksa bir şeylerin yanlış olduğunu varsayacağım

[nakarat:]
I thought that you were different from the moment that we kissed
Öpüştüğümüz andan itibaren senin farklı olduğunu düşündüm

'cause all those other women couldn't care less if I lived
Çünkü diğer  tüm şu kadınlar yaşayıp yaşamadığımı umursamazlardı

And I'm not barely trippin I just can't do this again
Ve ben neredeyse hiç hata yapmam,şimdi bunu tekrar yapamam

Please don't tell me you're just like them
Lütfen bana tıpkı onlar gibi olduğunu söyleme

Please don't tell me you're just like them
Lütfen bana tıpkı onlar gibi olduğunu söyleme

You're just like them
Tıpkı onlar gibisin

I know that it's hard to trust of
Güvenmenin zor olduğunu biliyorum

But you need the trust that my love
Ama aşkımın asla seni geride bırakmayacağına

Will never leave you in the dust
Güvenmeye ihtiyacın var

[nakarat]
Baby you ain't get this love on track
Bebeğim,yolunda giden bu aşka sahip değilsin

Will you run away gotta wait on after love back
Kaçacak mısın ? sen de sevdikten sonra eşlik etmelisin

You know that I love you girl 
Seni sevdiğimi biliyorsun sevgilim

so tell me what you're waiting for
Bu yüzden söyle bana neyi beklediğini

You gotta know know know know
Bilmeli,bilmeli,bilmeli, bilmelisin
 
 kaynak: sarkicevirileri.com