22 Mart 2013 Cuma

Carrousel - La Marelle (Türkçe Çeviri)

On gagnera d'autres parties
Başka oyunları kazanacağız

De marelle, de course-poursuite,
Kaydırak oyununu,yarışı-kovalamayı…

À la chasse aux oublis,
Unutulmuş anıların peşinde

Goûter le ciel, prendre la fuite.
Gökyüzünün tadını çıkarmak,kaçmak

Tomber dans les orties, se relever aussi vite.
Isırgan otlarının içine düşmek,bu kadar çabuk kalkmak

Te dire que t'es joli(e) et n'attendre que la suite
Güzel olduğunu sana söylemek  ve sadece devamını beklemek

On gagnera d'autres parties
Başka oyunları kazanacağız

Des échecs aux échasses.
Cambaz ayaklığındaki zor durumlar

Faire semblant d'être surpris
Yediğimiz tokatlardan dolayı

Des claques qu'on ramasse.
Şaşırmış gibi yapmak

Car la nuit n'a pas d'ami
Çünkü  gecenin asla

Qui ne perd jamais la face.
Rezil kepaze olmayan bir dostu yok*

Un beau jour, un jour de pluie
Güzel bir gün,yağmurlu bir gün

Quand tout finit à la casse.
Herşey mahvolduğu zaman

On gagnera d'autres parties
Başka oyunları kazanacağız

Sur l'horizon, l'arc ou le ciel
Ufukta,gökkuşağında ya da gökte

Car tout n'est pas vraiment fini
Çünkü gerçekten herşey bitmedi

Quand on a perdu ses ailes.
Oyunun hamlelerini  kaybettiğimizde

Il restera un peu l'esprit,
Biraz ruh kalacak

L'espoir des lunes de miel
Kaydırak oyununda

Pour ceux qui dans la vie
Hayatı boyunca

N'ont jamais gagné
Hiç kazanmayanlar için

À la marelle.
Balayı umutları (kalacak)
*Yorum: “gecenin asla rezil olmayan bir arkadaşı yok”
ifadesiyle anlatılmak istenen şu olabilir: Gece karanlıktır
ve karanlık kusurları örter,göstermez.Bu yüzden geceye
dost olanlar gün ışığında kusurları görünen rezil olanlardır.
Birisi gecenin dostu ise aydınlıkta kusurları görünmüş ve 
bu yüzden rezil kepaze olmuş,kusurları örten gecenin dostu
olmuştur.
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Depeche Mode - Heaven (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Sometimes I slide away, silently 
Bazen uzağa kayıyorum, sessizce 
I slowly lose myself, over and over 
Yavaşça kendimi kaybediyorum, tekrar tekrar 
Take comfort in my skin endlessly 
Sonsuza kadar tenimde rahatla 
Surrender to my will forever and ever 
İsteğime sonsuza kadar teslim ol 

I dissolve in trust 
Güven içinde çözülüyorum
I will sing with joy 
Keyifle şarkı söyleyeceğim 
I will end up dust 
Süprüntüye son vereceğim 
I'm in heaven 
Cennetteyim 

I stand in golden rays radiantly 
Işık saçarak altın ışık parçalarında duruyorum 
I burn a fire of love, over and over 
Bir aşk ateşi yakıyorum, tekrar tekrar 
Reflecting endless light, relentlessly 
Sonsuz ışık yansıtarak, durmaksızın 
I have embraced the flame forever and ever 
Aşk ateşine sonsuza kadar sarıldım 

I will scream a word 
Bir kelimeyi haykıracağım 
Jump into the void 
Issızlığa atlayacağım
I will guide the herd 
Sürüye rehberlik edeceğim 
Up to heaven 
Cennete doğru
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Justin Timberlake - Mirrors (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Aren’t you somethin’ to admire
Sen hayran olunacak birşey değil misin
Cause your shine is somethin’ like a mirror
Çünkü parlaklığın tıpkı bir ayna gibi
And I can’t help but notice
ve farketmeden edemiyorum
You reflect in this heart of mine
bunu kalbime yansıttığını
If you ever feel alone and
Eğer yalnız hissedersen ve
The glare makes me hard to find
parlama bulunmamı zorlaştırırsa
Just know that I’m always
Şunu bil ki ben her zaman
Parallel on the other side
diper tarafta aynın olacağım
 
Cause with your hand in my hand and a pocket full of soul
Çünkü elin elimdeyken ve cebim ruhunla doluyken
I can tell you there’s no place we couldn’t go
Sana söyleyebilirim gidemeyeceğimiz bir yer olmadığını
Just put your hand on the past
Sadece ellerini geçmişin üstüne koy
I’m here tryin’ to pull you through
ben buradayım bunları aşman için
You just gotta be strong
sadece güçlü olmalısın
 
Cause I don’t wanna lose you now
Çünkü seni şimdi kaybetmek istemiyorum
I’m lookin’ right at the other half of me
Tam olarak diğer yarıma bakıyorum
The biggest scene is set in my heart
En büyük sahne kalbime yerleşti
There’s a space, but now you’re home
Bir boşluk var, ama şimdi evdesin
Show me how to fight for now
Şimdi nasıl savaşılacağını göster bana
And I’ll tell you, baby, it was easy
Ve sana anlatacağım, bebeğim, kolaydı
Comin’ back into you once I figured it out
sana geri dönmek bunu birkere farkedince
You were right here all along
Sen hep tam buradaydın
It’s like you’re my mirror
sanki sen benim aynamsın
My mirror staring back at me
Bana geri bakan aynam
I couldn’t get any bigger
Daha büyük olamazdım
With anyone else beside me
yanımda bir başka olsa
And now it’s clear as this promise
Ve şimdi bu söz kadar net
That we’re making
Biz iki yansımayı
Two reflections into one
Tek yapıyoruz
Cause it’s like you’re my mirror
çünkü sanki sen benim aynamsın
My mirror staring back at me, staring back at me
Bana geri bakan aynam, geri bakan aynam
 
Aren’t you somethin’, an original
Sen orijinal değil misin
Cause it doesn’t seem really as simple
Çünkü bu kadar basit görünmüyor
And I can’t help but stare, cause
Ve sana bakmaktan kendimi alamıyorum, çünkü
I see truth somewhere in your eyes
Gözlerinde bir yerde gerçeği görüyorum
I can’t ever change without you
Sensiz değişemem
You reflect me, I love that about you
Beni yansıtıyorsun, bunu seviyorum
And if I could, I
Ve yapabilsem, ben
Would look at us all the time
hep bize bakardım
 
Yesterday is history
Dün tarih oldu
Tomorrow’s a mystery
Yarın bir gizem
I can see you lookin’ back at me
senin de bana baktığını görüyorum
Keep your eyes on me
Gözlerini üzerimde tut
Baby, keep your eyes on me
Bebeğim, gözlerini üzerimde tut
 
You are, you are the love of my life
Sen, sen hayatımın aşkısın
 
Baby, you’re the inspiration for this precious song
Bebeğim sen bu değerli şarkı için ilham kaynağısın
And I just wanna see your face light up since you put me on
Ve benimle olduğundan beri sadece yüzünün aydınlanğını görmek istiyorum
So now I say goodbye to the old me, it’s already gone
Öyleyse şimdi eski ben'e elveda diyorum, o çoktan gitti
And I can’t wait wait wait wait wait to get you home
Ve seni eve götürmeyi bekleyemiyorum, bekleyemiyorum
Just to let you know, you are
sadece bilmeni istiyorum ki sen,
 
Girl you’re my reflection, all I see is you
Kızım benim yansımamsın, tek gördüğüm sensin
My reflection, in everything I do
Yansımamsın, yaptığım her şeyde
You’re my reflection and all I see is you
Benim yansımamsın ve tek gördüğüm sensin
My reflection, in everything I do
Yansımamsın, yaptığım her şeyde
 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Carrousel - Eléonore (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Eléonore, elle est à l'ouest
Eléonore, o şimdi batıda

Elle vit au port
Limanda yaşıyor

Et j'y suis née, j'y reste
Ve ben burada doğdum,burada kalıyorum

Même pour de l'or, jamais elle ne quitterait Brest
Altın uğruna bile, asla Brest’ten ayrılmaz o*

Eléonore est une peste
Eléonore bir baş belası

Eléonore, le coeur à l'est
Eléonore,kalbi doğuda

Elle vit au port, mais n'est jamais en reste
Limanda yaşıyor ama asla savsaklamaz

Le diable au corps,
Karşı çıktığı zaman

Elle l'a toujours quand elle proteste
İçinde her zaman  bir şeytan var

Les poings dehors
Yumruklar kalkmış

Du verbe au geste
Sözden el kol hareketine

Jamais elle n'en démord
Asla inadından vaz geçmez

Surtout quand elle à tort
Özellikle de haksız olduğu zaman

Ne fait aucun effort en cas de désaccord
Anlaşmazlık halinde hiçbir çaba göstermez

Mais le crie haut et fort
Ama çığlığı yüksek ve güçlüdür

Qu'on l'entende au-dehors
Öyle ki dışardan duyulur

Eléonore
Et moi elle me mord

Eléonore
Ve ben,beni ısırır

Elle me dévore
Beni yırtıp parçalar

À vouloir encore s'ancrer dans le décor
Hâla sahneye demir atmak istediği için

Jamais elle n'en démord
Asla inadından vaz geçmez

Qu'ailleurs, c'est la mort
Ki başka bir yerde bu ölüm demektir

Eléonore
Eléonore, elle est à l'ouest
Eléonore, o şimdi batıda

Elle vit au port
Limanda yaşıyor

Et j'y suis née, j'y reste
Ve ben burada doğdum,burada kalıyorum

Même pour de l'or, jamais elle ne quitterait Brest 
Altın uğruna bile, asla Brest’ten ayrılmaz o

Eléonore, le coeur à l'est
Eléonore,kalbi doğuda

Elle vit au port, mais n'est jamais en reste
Limanda yaşıyor ama asla savsaklamaz

Le diable au corps,
Karşı çıktığı zaman

Elle l'a toujours quand elle proteste
İçinde her zaman  bir şeytan var

Les poings dehors
Yumruklar kalkmış

Du verbe au geste
Sözden el kol hareketine

Eléonore, elle est à l'ouest
Eléonore, o şimdi batıda

Elle vit au port, elle vient de Brest
Limanda yaşıyor,Brest’ten geliyor

Elle me mord quand elle proteste
Karşı çıktığı zaman beni ısırıyor

Elle me dévore, elle manifeste
Beni parçalıyor,gösteri yapıyor

Eléonore est une peste
Eléonore bir baş belası

J'y suis née j'y reste
Ve ben burada doğdum,burada kalıyorum

*Brest :Fransa’nın batısında bir liman 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Dean Martin - You're Nobody Till Somebody Loves You (Türkçe Çeviri) (Dinle)


You're nobody 'til somebody loves you
Biri seni sevene dek hiçkimsesin
You're nobody 'til somebody cares.
Biri seni önemseyene dek hiçkimsesin
You may be king, you may possess the world and it's gold,
Kral olabilirsin, dünyalara sahşp olabilirsin ve onun altınlarına
But gold won't bring you happiness when you're growing old.
Ama altın sana mutluluk getirmeyecek sen yaşlanırken
The world still is the same, you never change it,
Dünya hala aynı, onu hiç değiştirmiyorsun
As sure as the stars shine above;
Yukarda parlayan yıldızlar kadar eminim ki
You're nobody 'til somebody loves you,
Biri seni sevene dek hiçkimsesin
So find yourself somebody to love.
O yüzden kendine sevecek birini bul.
 
The world still is the same, you never change it,
Dünya hala aynı, onu hiç değiştirmiyorsun
As sure as the stars shine above;
Yukarda parlayan yıldızlar kadar eminim ki
You're nobody 'til somebody loves you,
Biri seni sevene dek hiçkimsesin
So find yourself somebody, find yourself somebody,
O yüzden kendine birini bul, kendine birini bul
Find yourself somebody to love.
Kendine sevecek birini bul.
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Michelle - Der Letzte Akkord (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Tanz, heut Nacht nochmal mit mir,
Bu gece benimle dans et bir daha

so, dass ich Dich hautnah spür.
Böylece seni kendime yakın hissedeyim

Wenn unser Lied erklingt,
Bizim şarkımız çaldığı zaman

halt mich ganz fest im Arm,
Beni kollarında sıkıca tut

so fing doch einmal alles mit uns an.
Bu şekilde,bir gün herşey bizimle başladı

Schau' nicht in mein Herz hinein,
Kalbimin içine bakma

lass' mich einfach traurig sein.
Sadece bırak beni üzgün olayım

Bleib jetzt ganz nah bei mir
Şimdilik bana çok yakın dur

und dann geh' schweigend fort.
Ve sonra sessizce uzaklaş

Lass' mich tanzen bis zum letzten Akkord.
Son akorda kadar dans etmeme izin ver

Sag' einmal noch: "Ich liebe Dich"
Bir daha “seni seviyorum” de

und dann vergiss, dass es mich gib,
Ve sonra benim var olduğumu unut

mit Dir, noch eine letzte Nacht.
Seninle,sadece son bir gece

Das Glück kennt keine Ewigkeit,
Mutluluk sonsuzluğu bilmez

auch unser Lied gehört der Zeit,
Üstelik,bizim şarkımız zamana aittir

was bleibt ist Deine Zärtlichkeit,
Geriye kalan senin şefkatindir

sie ist wie ein Lied,
İçimde durmadan çalan

dass in mir weiter klingt.
Bir şarkı gibidir bu

Sag, es war nicht nur ein Spiel,
Bunun sadece bir oyun olmadığını söyle

sag, es mir mit viel Gefühl.
Bunu bana çok duygulu halde söyle

Die Zeit hat uns getrennt.
Zaman bizi ayırdı

Die kleine Melodie,
Kısa melodi canlılığını kaybediyor

wird leiser aber sterben wird sie nie!
Ama hiçbir zaman sona ermiyor

Wenn auch heut' mein Herz fast bricht,
Bugün hemen hemen kalbim kırık olsa bile

Du, die Tränen siehst Du nicht.
Sen,sen gözyaşlarımı görmüyorsun

Du warst mein schönster Traum,
Sen benim güzel rüyamdın

sag' jetzt kein Abschiedswort,
Şimdi veda sözcüğünün olmadığını söyle

lass' mich tanzen bis zum letzten Akkord.
Bırak son akorda kadar dans edeyim 
 
 kaynak: sarkicevirileri.com

Carrousel - A L'intérieur (Türkçe Çeviri) (Dinle)


Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Rien
Hiçbir şey

Pas mêmes l'ébauche d'un sourire
Bir gülümsemenin başlangıcını bile…

Pas même l'annonce d'une larme
Bir göz yaşının  haberini bile…

Encore moins l'envie de fuir
Daha az kaçma isteği

Ou de décrocher les armes
Ya da silahları kapmak..

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Et quand dehors il y a le feu
Ve dışarda,kabaran havai fişeklerin,

Des artifices qui débordent
Hâla yaşlı gökyüzünün,

Du ciel encore vieux
Gökyüzüne verilen ışığın ateşi

De la lumière qu'on lui accorde
Olduğu zaman

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Rien
Hiçbir şey

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

Comme une rose, une rose en fleurs
Bir gül gibi,çiçek açan bir gül gibi

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

À petites doses, comme on prend peur
Küçük dozlar halinde,dışardaki dünyadan 

De l'extérieur
Korktuğumuz için

Devant l'empire du pire
En kötü hisler karşısında

Devant les jeux des assemblées
Meclisin oyunları karşısında

Quand il faut rire pour s'unir
Korkumuzu saklamak için gülmek,

Et se taire pour honorer
Ve saygı göstermek için susmak gerektiğinde

Au regard qui s'enfuit, au sourire vite effacé
Kısa süreli bakışta,çabuk kaybolan gülümsemede

Mes émotions, comme la pluie,
Duygularım, yağmur gibi

Sont impossibles à commander
Kontrol etmek imkansız

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

Comme une rose, une rose en fleurs
Bir gül gibi,çiçek açan bir gül gibi

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

À petites doses, comme on prend peur
Korktuğumuz için,küçük dozlar halinde…

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

Comme une rose, une rose en fleurs
Bir gül gibi,çiçek açan bir gül gibi

Et moi j'explose à l'intérieur
Ve ben  içimde patlıyorum

À petites doses, comme on prend peur
Küçük dozlar halinde,dışardaki dünyadan 

De l'extérieur
Korktuğumuz için

Rien ne vient
Hiçbir şey hissetmiyorum
 
 kaynak: sarkicevirileri.com